Aniden Feng Yu öne doğru bir adım attı, Zhou Weiqing'in sertçe sol elini yakalayıp onun elementsel cevherinin üstünü kapatırken "Hemen cevherini geri çek!" diye bağırdı.
Feng Yu aşırı derecede hızlıydı. Böylesi bir hızla hareket edip kolunu tutması Zhou Weiqing'in ödünü patlatmıştı. Bu yüzden hemen Taiyuan Akupuntur Noktası'nın enerji girdabını aktifleştirdi ve elementsel cevherini geri çekti.
Zhou Weiqing'in elementsel cevheri yok olduğu anda, Feng Yu ve Huyan Aobo rahatlayarak iç çektiler. Sonrasında Feng Yu, Zhou Weiqing'i kolundan tutup çekti ve bir anda Zhou Weiqing az önce çalıştığı odaya döndüler ve saniyesinde kapı çarparak kapandı.
Huyan Aobo, süratli bir şekilde sol elini havaya kaldırdı, üçüncü kedigözü cevheri muazzam bir şekilde parladı ve odanın dışı anında tamamen gümüş bir ışıkla kaplandı. Feng Yu'nun ve Huyan Aobo'nun bu muazzam süratteki koordinasyonu birlikte sayısız kez aynı şeyi yapmışlar izlenimi veriyordu. Zhou Weiqing, Huyan Aobo'nun ne yaptığını anlamasa da gümüş ışık dağıldıktan sonra dışarıdaki avludan gelen böcek seslerinin kesildiğini fark etti.
Feng Yu yüzündeki garip ifadesiyle Huyan Aobo'ya baktı ve kısık bir sesle:
" Bu bir mucize mi? Gerçekten böyle bir elementsel cevher var mı? "
Huyan Aobo'nun vücudu bir anlığına tekrar gümüş ışıkla parladı. Zhou Weiqing gözlerini alan parlamadan sonra yaşlı şişman adamın (Huyan Aobo'dan bahsediyor.) göbeğinin az kalsın kendisine çarpacağını fark etti. Huyan Aobo birden Zhou Weiqing'e doğru atıldı, iki eliyle Zhou Weiqing'in omuzlarına yapıştı ve onun omuzlarından sarsarken sordu : " Küçük Şişman Zhou, söyle bana, senin elementsel cevherinde uzaysal özelliğin yanında rüzgâr özelliği de var mı ?"
Zhou Weiqing şaşırarak:
"Nereden biliyorsun? Sen benim elementsel cevherimin özellikleri görebiliyor musun ?"
Huyan Aobo'nun bir anda tüm vücudu kaskatı kesildi ve sert bir biçimde yutkundu. Ardından ellerini Zhou Weiqing'in omuzlarından çekti. İki adım geri attı ve ellerini beline dayayarak gülmeye başladı.
"hahahahaha, Hahaha....."
Çok yüksek sesli bir kahkaha birden sessizliği deldi. O kadar şiddetliydi ki sadece Zhou Weiqing değil, Feng Yu bile olduğu yerde irkilmişti. Bu yaşlı şişman adam aniden sevinçten dans etmeye başlamıştı, yüzüyse yeni bir şey bulmuş küçük çocuk gibi heyecanlıydı.
Zhou Weiqing şaşkın bir ifadeyle Feng Yu'ya baktı ve:
"Kıdemli Feng, Kıdemli Huyan şuan bir epilepsi nöbeti geçirmiyor değil mi ?"
Feng Yu derinlemesine Zhou Weiqing'e baktı ve kendi kendine homurdanarak:
"İmrenme, kıskançlık, nefret! Küçük çocuk, sen sadece tek sıra cevhere sahipsin nasıl olur da başka insanlara Alexandrite Kedi Gözü'nü başka insanlara göstermeye cesaret edersin? Asla bu dünyada gerçekten Alexandrite Kedi Gözü'nün var olduğunu düşünmemiştim. Yaşlı adam Huyan doğal olarak Alexandrite Kedi Gözü'ne sahip bir öğrencisi olduğu için şuan biraz kafayı sıyırdı. Onu biraz yalnız bırakalım. Dokuz sıra cennetsel cevhere sahip cennetsel cevher ustalarının bile böyle bir durumda ağızları kulaklarına varırdı. Dahası o senin elementsel cevherinde rüzgâr özelliğinin olduğunu bilmiyordu sadece olmasını umut etmişti ve sen cidden ona sahipmişsin. Hem uzaysal hem rüzgâr özelliklerine sahip olmak... Sen doğuştan Ekipman Pekiştirme Ustası olarak doğmuşsun hem de en seçkin olanlarından."
Huyan Aobo sonunda gülmeyi bırakmıştı. Zhou Weiqing'a baktığında bu sefer yüzü değerli bir hazineye bakıyormuş gibi bir hal almıştı.
"Küçük velet, ah hayır, benim kıymetli çırağım, elementsel cevherinin hem rüzgâr hem uzaysal özelliklerine sahip olduğunu çok daha önceden söylemeliydin! Bu durumda düşünmekle zaman harcamayacağım! Bu yaşlı adam iflas etse bile buna değecektir. Bir Ekipman Pekiştirme Ustası olarak sıradan bir usta olmayı bırak Zong Shi seviyesine çıkmayı hatta Tanrı seviyesine çıkmayı bile başarabilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HJC~1.kitap
ФэнтезиHeavenly Jewel Change adlı Novelin 1. Kitabıdır . TANITIM.. Güç cevheri veya Elementsel cevheri olmadan göksel yay imparatorluğunda doğan Zhou Wei Qing, çöp olarak görülüyordu. İmparatorluğun göksel cevher ustası olan general Zhou'nun oğludur. Başka...