Her ne kadar muazzam bir güç kendisine uygulasa da Shangguan Bing'er beklediği gibi Zhou Weiqing'in kuvveti tarafından parçalanmadı. Onun yerine Zhou Weiqing onun omuzlarını sıkıca tuttu ve ona sıkıca sarıldı.
Shangguan Bing'er, Zhou Weiqing'in onu fazla sıkı tutması yüzünden boğuluyormuş gibi hissediyordu, nefes almak biraz güçleşmişti. Ayrıca Zhou Weiqing'in vücudu aşırı derecede sıcaktı, arada Zhou Weiqing'in iç zırhı olmasına rağmen sıcağı hissediyordu. Dahası Zhou Weiqing'in bütün vücudu durmadan titriyordu ve sıcaklık Shangguan Bing'er'in de oldukça sıcaklamış hissetmesine sebep olacak seviyede ona da etki ediyordu. Zihninde bilinçsizce o utanç dolu günü hatırlıyordu, o...,o... bunu bir daha yapmamalı...
Xiao Ru Se de kenardan onları izlerken aşırı derecede şaşırmıştı, kalbinden düşündü: Bu çocuk tamamen kötüye dönüştü...
Aslında Xiao Ru Se'nin bilmediği şey Shangguan Bing'er ortaya çıktığı anda yarı baygın olan Zhou Weiqing'in bilinçsizce onu tutması ve sarılması tamamen iç güdüydü. Zhou Weiqing, ona sarıldığı gibi Shangguan Bing'er'den vücuduna giren, uyuşmuş zihnini ayıltan, ferahlatıcı bir enerji hissetmişti. Her ne kadar vücudu muazzam bir acı içinde olsa da içindeki acımasız ve zorba aura dinmeye başlamıştı.
Doğal olarak bir kez daha bu durumda olmasının sebebi daha önceden yuttuğu siyah inciydi. Siyah inci bu dünyada değildi ve içerdiği muazzam miktardaki enerji bu dünyanın zirvesindeki Cennetel Cevher Ustalarının enerjileriyle kıyaslanabilirdi. Zhou Weiqing her ne kadar özümseme işlemini bir kere gerçekleştirmiş ve Cennetsel Cevherini o anda uyandırmış olsa da bu siyah incinin tamamen özümsendiğini göstermiyordu. Daha öncesinde Xiao Ru Se ile savaşırken neredeyse tüm Cennetsel Enerjisinin tüketmişti. Dahası içindeki daha da güçlü olma arzusuyla bu olay birleşince siyah ince bir kez daha harekete geçmişti, ikinci kez özümseniyordu.
Önceki özümsenmeyle, Cennetsel Cevherini uyandırdığı zaman, karşılaştırıldığında bu özümseme çok daha hafif geçiyordu. Vücudundaki acının temel sebebi siyah incinin onun vücudunu geliştirmek ve güçlendirmek için zorla güç kullanmasıydı. Kemikleri, meridyenleri, kasları, eti ve kanı hepsi belli başlı değişiklikler geçiriyordu, eğer bir insanın kemiklerinin hepsi kırılsa ve tekrar birleştirilse bu nasıl acı verici olmazdı? Neyse ki şansına Shangguan Bing'er ortaya çıkmıştı ve Zhou Weiqing'in duygularını sakinleştirmesine olanak sağlamıştı yoksa Zhou Weiqing gerçekten delirebilirdi.
Zhou Weiqing, Shangguan Bing'er'i Cennetsel Cevherlerini uyandırırken kurban olarak kullanmıştı, bu yüzden Shangguan Bing'er'in arurası ona oldukça tamamlayıcı ve bağlanmış durumdaydı. Shangguan Bing'er'e sarıldığı sırada auraları birleşmiş, ikisinin Cennetsel Cevherleri Zhou Weiqing'in acısını dindirmiş ve durumunu kontrol altına almıştı. Bu onun hayati tehlikesini bitiren ana etkendi.
*Peng* Zhou Weiqing hala Shangguan Bing'er'e sarılırken yere düştü, bütün vücudu Shangguan Bing'er'in üstüne baskı yapıyordu, az kalsın zarif ve hassas olan bu kız nefes alamadığı için bayılacaktı. Asıl garip olan olay ise kemiklerin haraket etme ve kırılma sesi ciddi bir ölçüde azalmış olmasına rağmen Zhou Weiqing'in sağ bacağı hala garip açıda kıvrılmış duruyordu.
Shangguan Bing'er iki elide Zhou Weiqing'in göğsünde duruyordu, ilk başta onu itmek ve kendinden uzaklaştırmak içindi, fakat şimdi kucaklıklaşmışlardı ve vücutları birbirlerine çok yakındı. Zhou Weiqing'in kendine has erkeksi kokusu ve sahip olduğu karanlık aura Shangguan Bing'er'i oldukça sersemlemiş hissettiriyordu. Birlikte düşmeleri az kalsın Shangguan Bing'er'in bayılmasına sebep olucak olsa da kalbinde garip bir hissin oluşmasına sebep olmuştu.
O, o tekrar yapmacaktır değil mi? Xiao Se de hala yan tarafta onları izliyordu! Aniden, Shangguan Bing'er hem kızgın hem utanmış hissetti, fakat Zhou Weiqing'in gücü çok fazlaydı, nasıl olur da kendini kurtarabilirdi?
Şanslı ki, bu sefer, Zhou Weiqing bu sefer ona karşı hayal ettiği gibi nahoş bir hareket yapmadı, sadece onu kucaklamıştı. Xiao Ru Se onlara tamamen şaşırmış bir şekilde bakarken zaman durmuş gibiydi. Fakat Zhou Weiqing'in ağır ağır nefes alışı normale dönmeye başlamış, kasları küçülmüş, meridyenlerinden ve kemiklerinden gelen sesler yavaşça azalmıştı.
Zhou Weiqing'in yüzü tam olarak Shangguan Bing'er'in hassas yüzünün yanına yapışmıştı, Shangguan Bing'er'e sanki sürekli durup durup tekrar başlayan şiddetli rüzgarlarla ısınıyormuş hissi veriyordu, kalbindeki kaygılı duygular yavaş yavaş yerini rahatlığa bırakmaya başlamıştı. Bana tecavüz etmedi, şanlıyım ki bana tecavüz etmedi. Shangguan Bing'er kalbinde böyle düşünüyordu, fakat aynı zamanda başka bir duygu hissetti, bu duygu Zhou Weiqing'in onu ilk tuttuğu zamankinden farklıydı, önceki gibi sarmalanmış gibi değil bu sefer korunuyormuş gibi hissediyordu, sanki bu büyük ve uzun vücut onu koruyor ve güvenlik sağlıyormuş gibi hissediyordu.
Zhou Weiqing'in garip bir şekilde havada duran sağ bacağı sonunda yavaşça normale dönmeye başlamıştı ve Shangguan Bing'er'in bacağına değip durduğu anda tüm kemiklerin hareket etme ve kırılma sesi durmuştu, ayrıca vücudundaki siyah işaretlerde kaybolmuştu.
"Bu cidden acıttı." Zhou Weiqing gözlerini açarken rahatlayan şekilde bir nefes verdi, gözlerinde kan rengi sonunda kaybolmuş ve normale dönmüştü. Önceki acının yerini tamamen rahatlık almıştı ve tüm vücudu enerji doluydu, her hücresindeki dinçliği hissedebiliyordu. Tam olarak ne olduğunu anlayamasa da vücudunda bir şeylerin farklı olduğunu hissediyordu. Şuanda hissettiği tek şey kollarındaki yumuşak ve tatmin edici histi.
Zhou Weiqing vücudunu haraket ettirirken bilinçsizce kollarını sıkıştırdığı anda son derece rahat yumuşacık ve narin bir şeyin bedenine baskı yaptığını hissetti. Mümkün olsaydı bu mükemmel yumuşacık şeyle birleşip hayatını öyle geçirmek isterdi, kalbi tamamen tatmin olmuştu, hatta yüzünü bile ona defalarca kez sürtmüştü.
"Eh." Yumuşak bir haykırış Zhou Weiqing'i kendine getirdi, sonunda önüne baktı, gördüğü tek şey Shangguan Bing'er gözlerini sıkıca kapamış halde durmasıydı, o narin yüzü kendi yüzüne çok yakındı.
"Errr.. Tabur Komutanım, neden kendinizi benim kollarıma attınız?" Zhou Weiqing şaşkınlıkla sordu.
Shangguan Bing'er ancak o zaman Zhou Weiqing'in kendine geldiğini anladı, hızlıca gözlerini açtı, utangaçlıkla karışık bir kızgınlıkla: "Hemen bırak beni!"
Zhou Weiqing'in gözlerinde uyanık bir bakış parladı: "Bana vurmayacağınıza söz verene kadar sizi bırakmıyorum."
"Sen..." Shangguan Bing'er öfkesinden boğulmak üzereydi, en çaresiz olduğu anda Zhou Weiqing'in bilinci yerine gelmişti, aşağıda bir şeyin iç çamaşırını dürttüğünü hissedebiliyordu.
"Hey, hey, eğer oynaşmak istiyorsanız kendinize kimsenin olmadığı bir yer bulun." Xiao Ru Se'in kızgın sesi duyuldu, sonunda gerçek sesini kullanmıştı.
"Ah! Kıdemli kardeş Ru Se, burdasınız!" Zhou Weiqing, Xiao Ru Se'nin kenarda oturduğunu fark etmişti ve hızlıca Shangguan Bing'er'i bıraktı ve hızlıca Xiao Ru Se'nin arkasına kaçtı.
Shangguan Bing'er ayağa kalktığında oldukça yavaş soluyordu, yüzünde utangaçlığın verdiği yoğun bir kırmızı ton vardı. Dahası Zhou Weiqing ile sarıldığı zaman sekizinci seviye Cennetsel Jing Enerjisinin neredeyse yarısını kaybetmişti, bunun nasıl olduğunu bilmiyordu ve oldukça şaşırmıştı.
Zhou Weiqing, Xiao Ru Se'nin arkasından kafasını uzattı, mağdur bakışlarıyla birlikte: "Tabur Komuntanım, kesinlikle hiçbir şeyi kasti olarak yapmadım. Bu kesinlikle başka bir yanlış anlaşılma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HJC~1.kitap
FantasyHeavenly Jewel Change adlı Novelin 1. Kitabıdır . TANITIM.. Güç cevheri veya Elementsel cevheri olmadan göksel yay imparatorluğunda doğan Zhou Wei Qing, çöp olarak görülüyordu. İmparatorluğun göksel cevher ustası olan general Zhou'nun oğludur. Başka...