3

2.2K 162 1
                                    

Hemen bir adım geriye doğru atıp dengemi kurdum ve Emre'nin kollarının arasından çıktım. Arada kaçamak bakışlarla Emre'ye bakıyordum. Beni iki kere düşmekten kurtarmıştı. Kerem gelmese daha ne kadar o durumda kalırdık bilmiyordum.

"Söyle?" dedi Emre Kerem'e dönerek.

"Kapıyı açtı Seda Hanım, diyecektim." Gözleri benimle Emre arasında gidip gelirken konuştu Kerem.

"Tamam, gidelim," dedi Emre bana bir bakış atıp.

"Teşekkür ederim, siz olmasaydınız az kalsın düşüyordum." Yerdeki demlik altını aldım elime. Buz gibiydi hava ve gerçekten üşümüştüm. Hasta olmamam gerekiyordu çünkü bu evde bana bakacak birisi yoktu.

"Önemli değil, dikkatli olun hanımefendi," dedi uyarır bir tonda. Gamze'den hanımefendiye dönmüştük yine. Gözlerimi devirip küçük adımlarla ön tarafa doğru ilerledim. Arkamdan geldiğini botlarının yere vuruş sesinden biliyordum. Üstündeki askeri kamuflaj bile farklı ve havalı duruyordu.

"Kapıyı çaldık ama açan olmadı, ben de köpek seslerini duyunca bakmak istedim. Korkuttum sanırım sizi." Senden değil, o sırada köpeklerden korkuyordum ama senin de payın oldu.

"Evet, sular donmuştu, ben de açmak için sıcak su döküyordum. Köpekler havlayınca zaten korkmuştum." Evin kapısına gelince aralık olan kapıyı itip botlarımı çıkarttım. Vestiyerde duran kedili panduflarımı giydim. Emre bir bana bir panduflarıma bakıp dudaklarını ısırdı. Komik gelmişti galiba.

"Aslında sular kesildi. Hava çok soğuk olduğunda donmaması için bir saat kadar su verilmiyor şebekelere," dedi öksürerek sesini ciddileştirip.

Ah Seda ah, başıma bunlar hep senin yüzünden geliyor. Ne vardı komşuyu arayıp 'Suyunuz akıyor mu?' diye sorsan da beni rezil etmesen? Ama yok, illa bir şey açacak başıma. İçeriye girdiğimizde Kerem salonda ayakta bekliyor, Seda koltukta oturuyordu.

"Hoş geldin Emre," dedi Seda. Tanıdığına artık emin olmuştum Emre'yi. Kerem'i tanımıyordu ama Seda.

"Hoş buldum yenge. Komutanımın acil işi çıktı, benden rica etti. Müsaitseniz arızalı peteğe bakacaktık." Emre durumu açıkladığında Seda yerinden bile kıpırdamayıp beni işaret etti.

"Tabii, Gamze sen gösterirsin. Ben biraz halsizim, odaya geçeceğim," dedi Seda. Tabii bütün işi bana yıkmak için kaç. Yanımda dursan incilerin dökülür.

"Tamam yenge," dedim surat asarak. Şimdi, hayır sen de gel, desem ayıp olacak. Bu kadar da düşüncesizlik olmaz. Tanımadığım kişilerle normalde yalnız kalmaktan hoşlanmam, Kerem'i tanıyor olmasam Emre'ye de abimin güvendiğini bilmesem kabul etmezdim.

"Üst katta oda," diyerek merdivenlere ilerledim. Önde ben, benim arkamda Kerem sonra da Emre çıktık merdivenleri. Koridorun başında durduğumda Emre'yle karşı karşıya geldim. Benim arkamda Kerem yok muydu? Bu adam nasıl bu kadar sessiz hareket ediyor? Kerem neden kızgın gözlerle Emre'ye bakıyor? Derin bir nefes alıp bütün sorularımı bir kenara bıraktım, odaya girdim.

"Bu petek," dedim cam kenarındaki peteği işaret ederek. Kerem elindeki alet çantasıyla peteğin yanına ilerledi. Peteğin vanasını açtığında pıs diye bir ses çıktı. Sanki boş hava çıkıyormuş gibi.

"Komutanım, hava birikmiş içinde uzun süre açılmadığı için, ondan ısınmıyor petek. Her kış açılmadan önce havasının alınması gerekiyor," dedi Kerem. Arada bana baktığını da seziyordum ama kapının yanında kollarımı bağlamış, yere odaklanmıştım.

"Tamam, havasını al o zaman. Yardım edilecek bir şey var mı?" diye sordu Emre.

"Vananın altına tutmak için bir bezle bir leğen de lazım, su gelince yere akmasın." Kerem'in cevabıyla odadan çıkmak için bahane de bulmuştum.

Dağ Başında Aşk (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin