Bölüm ithafı- _zuzu_34
"Ahh" dedim parmağım sızlarken. Dikkatim onda olduğu için tentürdiyot döktüğü pamuğu parmağıma değdirmişti. Dudaklarını büzüp üflemeye başladı parmağıma. Oldukça yakın duruyorduk birbirimize. Başını kaldırdığında gözgöze geldik. Zümrüt gibi parlayan yeşillerine kitlenmiştim. Ağzımdan çıkanı kulağım duyduğunda artık çok geçti.
"Gözlerin çok güzel zümrüt gibi" dedim.
Emre de şaşkınlıkla kalınca ikimizde öyle birbirimize baktık kaldık. Sızlayan parmağımda bile artık sızı hissedilmiyordu. Emre'nin yüzünün her bir santimini inceledim. Sürekli traş olduğu için pürüzsüz yüzünü, ince hatlara sahip burnunu, kalın dudaklarını ve beni en başından beri kendine çeken gözlerini. Emre tam ağzını açmış bir şey söyleyecekken;
"Hah buradaymışsınız" diye bir ses geldi. Sinirle gözlerimi kapatıp açtım. Emre hiç geri çekilmeden tuttuğu pamuğu geri çekip, gazlı bezi parmağıma iki defa doladı ve yara bandı ile tutturdu.
"Yarın suya değdirme sızlamasın" dedi Emre geri çekilirken.
"Teşekkür ederim" dedim bende gülümseyerek.
"Evet Özge Hanım bir şey mi vardı?" dedi Emre kapıda kollarını birleştirmiş bize bakan kıza.
"Evet Emre ya ben çok sıkıldım da dolaşalım mı?" dedi Özge çocuk gibi. Emre de bakıcısı oluyordu herhalde.
"Görevliyim Özge Hanım yerime dönmem gerekiyor, zamanım yok" diye kestirip attı Emre. Gülmemek için yanaklarımın içini ısırdım.
"Ondan kolay ne car canım ben hallederim" dedi şımarık kız çocuğu. Allahım sen beni bu dünyada imtihan ediyorsun ki direk cennete gideyim. Yok yani Seda ve Özge'yle başka bir açıklaması yok bence.
"Bakın Özge Hanım burası benim iş yerim ve sizde benim Komutanımın yeğenisiniz. Lütfen hareketlerinize dikat edin" dedi Emre. Bu kadar sert bir uyarı elbette beklemiyordum ama hak ettiği su götürmez bir gerçekti. Kız resmen Emre ye yapışıp kalmıştı ve yüzsüz olduğu için de kibarca hayır demeyi anlamıyordu.
"Onunla buraya gelip ilgileniyorsun ama o da Komutanının kardeşi" dedi Özge sinirle. O derken de eliyle sanki ben burada yokmuşum gibi eliyle işaret etmişti.
"Daha fazla burada kalamıyacağım" dedim sedyeden inerek. Ben yokmuşum gibi tartışmaları cidden sinir bozucuydu.
"Gamze bekle sana göstermem gereken bir yer daha vardı" dedi Emre arkamdan gelirken. Kolumda hissettiğim el ile durdum. Emre'ye döndüğüm de arkada bana sırıtarak bakan Özge'yi gördüm. İçimden bir ses 'aptallık yapma Gamze kızın eline koz verme' dedi.
"Tamam gidelim hadi" dedim sakince. Emre ağzı açık şaşkın bir halde bana bakıyordu. Sonra cevabım onu tatmin etmiş olacaktı ki gülümseyerek;
"Gidelim" dedi.
"Ben ne olacağım?" dedi deminki sırıtan ifadesinin yerine somurtan Özge.
"Geldiğin yolu biliyorsundur aynı yolu geri takip et" dedim gülümseyerek. Özge sinirle geri yanımızdan geçerken sadece Emre kolundaki eliyle beni diğer yöne çevirdi. Kolumda duran eline baktığım da o da yeni farketmiş gibi hemen elini çekti. Elini kolunu bir süre nereye koyacağını bilememiş gibi en sonunda cebine koydu. Koridorda ilerlemeye başladık.
"Bu taraftan" dedi sağ taraftaki koridoru işaret ederek.
Koridora girdiğimiz de sesler yükselmeye başladı. Televizyon sesi daha yüksek gelse de baya bir ses vardı. Emre bir kapının önünde durup bana gülümseyerek kapıyı açtı. İçeri girdiğimizde 6 kişinin bir masanın etrafında oturduğunu ve televizyon izleyerek çay içtiklerini gördüm. Emre'yi görür görmez hazır ola geçmiş ayağa kalkmışlardı.
"Rahat arkadaşlar" dedi Emre. Herkesin bakışı bize dönünce gözlerindeki merakı görebiliyordum.
"Gamze Hanım rütbe yükseltme sınavlarında bize öğretmenlik yapacak kabul ederse. Tanışın istedim belki kabul etmesinde yarar sağlarsınız" dedi Emre. Konuşma tarzı daha yumuşaktı diğer askerlere göre. Sanırım Astsubay'dı bu kişilerdi.
"Ercan Varlı-İzmit" dedi en baştaki asker bir adım öne çıkarak.
"Lütfen böyle tanışmayalım normal arkadaş tanışması olsun. Ben komutan değil öğretmenim" dedim hafif gülümseyerek. Askerin yanına gidip elimi uzattım, askerde elimi karşılıksız bırakmayıp tuttu hemen.
"Gamze Karademir. Edebiyat, Tarih, Vatandaşlık ve Coğrafya konusunda yardımcı olacağım eğer anlaşırsak" dedim.
"Memnun oldum Gamze Hocam" dedi Ercan Astsubay'da. Hepsinin yaş ortalaması 25-30 civarıydı. Sakalsız yüzleri ve asker tıraşlı 3 numara saçları vardı. Onların aksine Emre'nin saçları daha uzundu. Aynı rütbede olduklarını sanıyordum ama arada fark vardı anlaşılan.
"Bende memnun oldum" dedim ve bu sefer yanındaki askere elimi uzattım.
"Semih bende Gamze Hocam memnun oldum" dedi. Boyu 1.95 olmalıydı çünkü Emreden bile uzundu Semih'in. Seda'nın bana baktığı gibi alttan bakıyordum ki bunu sevmiştim demek Seda da böyle hissediyordu. Adam resmen Türkiye'nin Hulk şubesiydi.
"Bende memnun oldum" dedim gülümseyerek. Bu adamın karşısına düşman olarak çıkmak bırak yüreği bir damacana rakı ister. Ancak kendinden geçersen bir ihtimal karşısında ona karşı duracak cesaretin olurdu. Onda da ne kadar yaşarsın meçhul. Resmen adamın elinin içinde elim görünmez oldu. Elimi çektiğim de merakla sordum;
"Komplede kaybedebiliyor musunuz?" dedim merakla.
"Anlamadım hocam?" dedi Semih bana bakarak. Adam senin düşüncelerini nereden bilsin ah Gamze ah!
"Ercan, Semih'in bir adım gerisinde dur" dedi Emre gülerek. Bak beni nasıl da anlıyor. Gevşeme Gamze halen kızgınsın Özge konusunda. Ercan bir adım gerisinde durduğunda;
"Vallahi de kayboldu" dedim. Herkes benim bu halime gülerken utandım. Alt dudağımı ısırıp, ellerimi arkada birleştirdim.
"Evet, devam" diyen Emre'nin sert sesiyle ona döndüm. Şimdi niye kızmıştı bu adam? Elleri ceplerinde askerlere bakıyordu beyefendi hiç beni takmadan.
"Uğur bende yenge bu grubun uğuruyum" dedi gülerek elini uzatan zayıf yine uzun ama yerli Hulk kadar olmayan asker.
"Yenge mi?" dedim şaşkınca.
"Siz ona bakmayın Gamze Hocam kendisi aynı zamanda grubun şebeği olarak tanınır. Bu arada bende Serdar" dedi yanındaki asker, Uğur'u kolundan tutup geri çekerken. Serdar daha efendi ve sakin birine benziyordu. Esmer teni ve hafif çekinik gözleri bana nedense doğu tarafını hatıralattı.
"Memnun oldum" dedim onlarada. Sonrada yanyana duran iki askere döndüm.
"Hoş geldunuz Gamze Hocam. Haçan ben Dursun" dedi elini uzatan gözlerinin mavisi, saçlarının sarısı ve %100 burnundan Karadenizli olduğuna emin olduğum Dursun. Konuşmasının hicbir etkisi yoktu yani.
"Hoş buldum" dedim gülümseyerek. En sona kalan kişiye döndüğüm de şapkasını iyice başına indirmiş olduğunu gördüm. İçeri girdiğimde de arkada durduğu için simasını net bir şekilde görmemiştim.
"Merhaba" dedim elimi uzatarak.
"Merhaba Gamze Hanım" dedi başını kaldırıp gözlerimin içine baktığında. İşte o zaman anladım dünyanın ne kadar küçük olduğunu.
Bir bölümün daha sonuna geldik.
Seda ve Özge'yi boğmak isteyenler burada mı?
Astsubay tayfasıyla tanıştınız nasıl buldunuz?
Emre'ciğimiz biraz fazla kıskanç galiba?
Son sahnede Gamze'nin tanıştığı kişi kim olabilir? Tahminleri alalım.
Oy vermeyi unutmayınız lütfen. ⭐
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dağ Başında Aşk (Tamamlandı)
RomanceBu bir Asker kurgusudur. Wattpad hali ve Kitap hali yayında. Bildiğiniz bütün asker hikayelerini unutun bu hikaye bambaşka. Gamzeli ve Kurt'un hikayesi. ❤ "Başında Aşk" serisinin Kurt ve Gamzelinin hikayesidir. Dağ Başında Aşk / Kurt ve Gamzeli Nöb...