7

1.7K 104 6
                                    

Emre'ye baktığımda yanındaki arkadaşlarıyla gülümseyerek konuşuyordu. Elimdeki gülü sıkıca tutarak yanına doğru ilerlemeye başladım. Bana doğru dönük olduğu için beni hemen fark etti. Elimdeki gülü gördüğünde kaşları çatılırken arkadaşlarına bir şeyler söyleyip bana doğru geldi. Ortada buluştuğumuzda gülün yeşil yaprağında yazan yazıyı gösterdim.

"Biri bizi uyarıyor, gitmemiz gerek," dedim aceleyle.

Emre elimden tuttuğu gibi beni de peşinden ilerleterek çıkışa doğru ilerledi. Hasan amca kapıda yeni gelen misafirlerle konuşuyordu. Emre cebinden zarf çıkartıp, yanlarına doğru ilerledi. Hasan amcanın misafirleri içeri girince bizi gördü.

"Hasan amca acil bir durum çıktı, kalkmamız gerekiyor. Küçük beye hediyemiz," diyerek zarfı uzattı.

"Olmadı böyle ama mutlaka yine bekliyorum. Geldiğiniz için sağ olun çocuklar," dedi Hasan amca.

"İnşallah Hasan amca," diyerek eline tutuşturdu zarfı Emre tebessüm ederek.

Geldiğimiz yoldan arabayı park ettiği yere doğru hızla ilerledik. Emre arabanın kapılarını açtığında bindik. Arabayı çalıştırdıktan sonra yola çıktık.

Bize bu mesajı kimin gönderdiğini ve bizi nasıl buldukları konusunda düşündüm. Kurt'un sabah üstü kandı, sanırım sabah olay çıkartmışlardı ve dikkat çekmişti. Peşlerine birileri takılsa fark ederlerdi ya iyi gizlenmişlerdi ya da Emre'nin ailesine ait adresi bulmuşlardı direkt.

"Gamzelim, Semih'i ara, sor neredeymiş."

Emre eve gitmek yerine anayola çıktığında anladım bir daha oraya dönmeyeceğimizi. Çantamdan telefonumu çıkartıp Semih'in ismini rehberden buldum. Yerli Hulk aranıyor. Onu en son böyle kaydetmiştim ve bir daha değiştirme gereği duymamıştım. Semih telefonu birkaç çalıştan sonra açtığında direkt konuya girdim.

"Semih birileri var peşimizde, neredesin?"

"Buraya geldiğimizde kaldığım pansiyondayım, Emre biliyor yerini." Arkadan gelen hışırtılar ile Semih'in de etrafını süzdüğüne emindim.

"Emre, Semih pansiyondaymış," diyerek yan tarafıma döndüm.

"Orada kalsın, geliyoruz."

Benim söylememe gerek kalmadan Semih "Bekliyorum," dedi Emre'yi duyduğu için. Telefonu kapattıktan sonra Emre sık sık dikiz aynasına baktı ama konuşmadı. Beni korkutmak istemiyordu sanırım. Ben baktığımda normal seyrinde giden arabalar görsem de girdiğimiz ara yollar tam aksini gösteriyordu. Normalde daha kısa sürede varacağımızı düşünüyordum çünkü Emre'nin girmediği yer kalmamıştı.

Arkaya baktığımda hiç araba yoktu peşimizde. Emre ondan sonra gaza yüklendi ve ara sokaklardan çıkıp, ana yol üzerinden hızla geçti. Kısa süre sonra arabayı otoparka bıraktık ve yürüyerek devam ettik. Emre elimden sıkıca tutuyordu. Soru sorup, ilgisini dağıtmak istemediğim için ben de sessizce onu takip ediyordum.

Pansiyona girdiğimizde Emre direkt merdivenlere ilerledi. İçerisi küçük bir otele benziyordu. Fazla büyük değildi ama hoş görünüyordu. Hızlı ilerlediğimiz için fazla inceleme şansı bulamadan birinci kattaki bir odanın önünde durduk. Emre önce üç kere sonra bir kere sonra da üç kere kapıyı belirli aralıklarla çaldı. Kapı açılınca Semih kenara çekildi, geçmemiz için.

"Nasıl buldular bizi?" Emre girer girmez sorduğunda hepimizin aklında aynı soru vardı.

"Sabah gittiğimiz adamlardan birisi öttü büyük ihtimalle. Sana öldürelim demiştim!" Semih açıkça konuştuğunda odada benim olduğumun farkında değil gibiydi ikisi de.

Dağ Başında Aşk (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin