KİTAP HALİ/ 1

10.8K 286 22
                                    

Dağ Başında Aşk'ın kitap versiyonu.




Bavulumu çekiştirip dururken sinirle nefesimi verdim. "Kahretsin! Senin gibi bavul olmaz olsun," dedim bavula tekme atarak. Ayağım fena bir şekilde acımaya başlayınca acıyla kıvrandım. Başıma daha ne gelebilirdi ki?

Önce bineceğim uçak üç saat rötar yaptı, sonra da beni almaya gelecek olan sevgili abim, acil göreve çağrıldı. Bilmediğim bir şehirde, üstelik bir taraflarım donuyorken benim kadar olan bavulumla ilerlemeye çalışıyordum. Daha başıma ne gelebilir diye düşünürken, yağan karın buzlanmasıyla ayağım kaydığı gibi buzlu zemine çakıldım. Üstüm başım dağılmış ve soğuktan donmak üzereydim. Ağlayacak durumdaydım ve ağlamak benim için kolay bir şey değildi. Aşırı derecede üzülmezsem, her an ağlayabilen bir insan değildim. Bu huyumdan şikâyetçi değildim. Bazen duygusuz olarak görülse bile ben hâlimden memnundum bu konuda.

Yerden kalkıp bavulumu yol kenarına kadar zorlukla sürükledim. Yoldan geçen taksiyi gördüğümde, durması için el kaldırdım. Durmaması hâlinde üstüne atlayacak potansiyele sahiptim şu an. Allah'tan buna gerek kalmadı da hâlime acıyan bir taksi şoförü durup bavulumu bagaja yerleştirdi. Derin bir nefes alıp taksiye bindim. Telefonum çalarken annemin aradığını görünce beklemeden açtım.

"Annem vardın mı?" dedi sevecen ses tonuyla.

"Geldim anne, şimdi lojmana geçiyorum." Sesimi sabit tutmaya çalışıyordum bir yandan da. Bir bilse başıma gelenleri, abimi arayıp azarlardı ama benim gönlüm razı değildi. Ne de olsa mecbur kalmıştı, görev geldiyse mazeretin olmuyordu. O yüzden olayı fazla uzatmadan abimin gönderdiği adrese gitmek yapabileceğim en akıllıca davranıştı benim için.

"Tamam kızım, dikkat et kendine. Seda'yla da iyi geçinin. Babanın da selamı var," diyerek asıl söylemek istediğini dile getirdi annem. Seda'nın isminin geçmesi bile tüylerimi diken diken etmeye yetmişti. O kadından hiç hoşlanmıyordum ama elimden bir şey gelmiyordu.

"Tamam anne, sen de babama selam söyle, öpüyorum," diyerek kapattım telefonu.

Sessiz geçen yolculuğumda taksiciye gideceğim yerin adresini vermiş, telefonumdan gelen bildirimlere bakıyordum. Tatil olması sebebiyle arkadaşlarım Uludağ ya da Pamukkale'ye gitmiş, kışın tadını çıkarıyordu. Bense bir taksinin içinde bilmediğim bir şehirde, mecburiyetten yaklaşık üç ay kalacağım eve doğru gidiyordum.

Hadi gelin bu hikâyenin en başına gidelim, bir gün öncesine.

"Olmaz anne, imkânsız gitmem!" dedim neredeyse çığlık atarak.

Annem karşımda oturmuş, ellerini önünde birleştirmişken oldukça sakin duruyordu. Bana baktığında onun da beni göndermek istemediğini biliyordum. Seda'yla anlaşamadığımızı bilmeyen yoktu. Gerçi Seda'yla kim anlaşabiliyordu, orası da ayrı konu.

"Kızım, abinin hatırına, hem bir tanecik yeğenin için yapacaksın bunu." Annem beni can evimden vurarak abim ve yeğenimi öne sürdüğünde ellerimi sıkıntıyla saçlarımın arasından geçirdim.

"Baba, sen bir şey söyle bari," dedim bir umutla. Babam köşede oturuyordu, bir anneme bir bana baktı. Ondan da fayda yoktu, gözlüklerini indirip cevap verdi.

"Annen haklı kızım, biz gidebilirdik ama biliyorsun annenin hastane işleri var, bir yardımımız da dokunmaz." Bana daha çok kaçmak için bahane gibi gelse de bu sözler, annem üç ay önce safra kesesi ameliyatı olmuştu. Şu an sağlığı iyi olsa bile havalar çok soğuk olduğu için bu konuda bir şey diyemiyordum.

"Kendi annesi yok mu bu kızın? Göbeğini büyütüp yatacağına gitsin kızına baksın!" dedim en son bir umut.

"Annesiyle de küs, konuşmuyor. Benim de içim el vermiyor ama ne yapalım kızım, torunum ve abin elimi kolumu bağlıyor." Annem üzüntüyle içini çekti. Derin bir of çektim yenilmişlikle.

Dağ Başında Aşk (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin