6

1.8K 154 4
                                    

"Merhaba?" dedim tek kaşımı kaldırıp sorar gibi.

"Sizin kapının önündeki rögar tıkanmış, eriyen kar sularını çekmiyor, borular da don olduğu için patlayabilir. Evler müstakil olduğu için su basma tehlikesi var. Biz de çalışma yapıyoruz sorunu gidermek için, önlem amaçlı su vanasını kapatır mısın?" diye sordu Emre. Dün geceden sonra sizli bizli konuşmayı bırakmıştık artık.

Arkasına baktığımda üç askerin biraz ileride beklediğini gördüm. Ama bize bakmak yerine etrafa ya da yere bakıyorlardı. Kerem'i bizi tanıdığı için yanında getirmişti sanırım Emre.

"Tabii, kapatıyorum şimdi." Evi su basmasını düşünmek bile istemiyordum, petek macerasından sonra bir de bunu kaldıramazdım.

Hava buz gibiydi, kapının önünde iki dakika durunca bile donmuştum. Bu soğukta suyla çalışacaklardı bir de. Üşüyüp hasta olma ihtimalleri vardı. Kar kış demeden görevlerini yerine getirmek için uğraşıyorlardı.

"Tamam o zaman, görüşürüz," dedi Emre ciddi tavrından ödün vermeyerek.

Sanırım askerleri yanında olduğu için daha sert duruyordu. Otoritesi yüksek bir komutan olarak görüyordum onu; Kerem de dahil, çok saygılıydı Emre'ye karşı.

"Kolay gelsin."

Önce Emre'ye sonra Kerem'e bakarak söylemiştim. Kerem oldukça sessizdi bugün. Emre arkasını dönünce kapıyı kapattım ben de. Mutfağa geçip ana vanayı kapattım, sonrasında salona geçtim tekrar.

"Kimmiş gelen?" dedi Seda merakla.

"Teğmen Emre Bey gelmiş, evin önünde çalışma varmış da rögar tıkanmış. Vanayı kapatmamızı rica etti, ben de kapattım," dedim yerime otururken.

"Yazık, şu karda kışta çalışıyorlar dışarıda," dedi Zahide teyze üzülerek. Cemre'nin eşi Cem de rütbeli asker olduğu için görevin her şeyden önce geldiğini onlar da biliyordu.

"Öyle tabii, yazık onlara da, bir annenin kuzusu onlar da." Üzüntülü çıkan sesiyle Seda'nın içtenliğine gram inanmadım.

Bu kızda acıma duygusunun kırıntısı bile yoktu. Sırf misafir var diye böyle konuşuyordu eminim. Beni gecenin bir buçuğunda kapıya atmış kızdan bahsediyoruz. Yüzümde alaycı bir gülümseme oluştu. Seda'ya bakıp kahkaha atacaktım az daha.

"Neye gülümsüyorsun Gamze?" dedi hemen Seda. Beni kötülemek için bahane bulmuş gibi.

"Hiç, aklıma bir şey geldi de," dedim oturduğum yerde geriye yaslanırken. Onu kendi silahıyla vuracaktım. Anladığı dilden konuşmak bana göre olmasa da bu yaptıklarına bir karşılık vermem şart olmuştu artık.

"Anlat biz de gülelim," dedi beklediğim gibi gözlerini kısarak.

"Tabii ki yengecim anlatayım. Aklıma geldi geçen bir arkadaşım anlatmıştı da. Abisinin sevgilisi davet etmiş arkadaşımı yatıya. Kızın da çok önemli bir sınavı varmış ertesi günün sabahı. Başka şehirde okuduğu için günübirlik gidip geliyormuş üniversite okuduğu şehre. Arkadaşıma da mantıklı gelmiş abisi de kabul edince. Gece abisi ile sevgilisi kavga edince arkadaşımı kapının önüne koymuş elinde çantasıyla. Hem de bilmediği, kalacak yeri olmadığı bir şehirde. Böyle sen geldin de aklıma, ne yengeler var diye düşündüm," dedim gülümseyerek.

"Vay vicdansız, edepsiz kız, ailesi hiç mi görgü öğretmemiş!" dedi Zahide teyze kaşlarını çatıp sinirle. Tam da beklediğim tepki buydu.

"Gerçekten ne kadar rezil biriymiş. Hayır yani sen kavga ediyorsun, kızın suçu ne? Yaptığı cidden ayıp," dedi Cemre de.

Dağ Başında Aşk (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin