11

1.9K 107 1
                                    

Emre'den

Ekmeği almış, eve geri dönerken bana doğru gelen Cahit abiyi görünce durdum. Seda ve Gamze'nin kavgası hiç iyi olmamıştı. Gamzeli ne kadar tırnaklarını çıkartsa da bilekleri hasar almıştı. Cahit abinin de ne kadar zor durumda kaldığını görüyordum. Yapabileceğim ilk şey Gamze'yi, Seda'nın kötülüğünden uzak tutmak olacaktı. Bunun için de Cahit abiyle sıkı bir konuşma yapmalıydım.

"Ne yaptınız?" diye sordu Cahit abi yanımıza geldiğinde.

"Bileklerine baktırdım, dikişler açılmamış ama kanaması vardı. Pansuman yaptırınca eve geri geldik. Sende durumlar nasıl abi?" dedim, eve doğru bir bakış atarak.

"Sinir krizi gibi bir şey geçirmiş, psikologdan randevu alacağım Seda için. Gamze'den uzak durması için her şeyi yapacağım. Doktorun önerisine göre ilerleyeceğim, ne yapacağımı ben de bilmiyorum."

Cahit abinin sözlerinden anlaşılıyordu durumu. Henüz küçük bir bebek söz konusuydu üstelik. Seda ne yaparsa yapsın şu an Turan'ın ona ihtiyacı vardı. Gamze zaten Seda'yı görmek istemiyordu kesinlikle. Turan'ı görmek isterse Cahit abi bize getirirdi. Kısa yoldan bulduğum tek çözüm buydu.

Sürekli eve doğru bakıyordum, gözümün önünden ayırmak istemiyordum Gamze'yi. Pencereden baktığını gördüm ama bana bakmıyordu. Bakışları sabit bir şekilde donup kalırken kaşlarımı çattım. Gamze pencereden çekildiğinde arka tarafa baktım ama kimse yoktu.

Biraz sonra kapı açılıp Gamze çıktığında yüzünde boş bir ifade vardı. Bize doğru koşarken üstünde mont bile yoktu, evde giydiği terliklerle çıkmıştı dışarıya. Cahit abi de benim gibi Gamze'yi izliyordu. Yanımıza gelmeden iki adım atıp yanına ilerledim.

"Ama o ölmüştü," dedi. Kollarından tuttuğum anda düşecekken kucağıma aldım. Gözleri kapanmış, bilinci gitmişti.

Hızla eve doğru ilerlerken, Cahit abi de benimle geliyordu. Gamze'yi salondaki kanepeye yatırdım. Nabzına baktığımda normal bir şekilde atmasıyla derin bir nefes aldım. Teninin rengi kül gibiydi, başı yana doğru düşmüştü.

Telefonumu çıkartıp, Semih'i aradım, doktor bulması için. Iğdır'da tek tanıdığım doktor Yaman abiydi. O da yaralanmalarla ilgileniyordu daha çok. Semih'e kısaca Gamze'nin bayıldığını ve acil olarak doktor getirmesini söyledim. Telefonu kapattıktan sonra Cahit abiyle Gamze'nin başında bekledik.

"Kendine geliyor," dedim gözlerini açtığında.

"Prensesim nasılsın?" Cahit abinin sorusuyla Gamze abisine baktı.

"İyiyim abi," dedi kısık bir sesle.

"Bir şey istiyor musun?" diye sordum elini tutarak.

"Uyumak istiyorum." Gamze oldukça yorgun bir şekilde cevap verince derin bir nefes aldım. İyi değildi.

"Tamam, hadi yukarı çıkartayım seni biraz dinlen."

Gamze yattığı yerden doğrulduğunda belinden tuttum. Bedenini bana yasladığında beraber merdivenlere doğru yöneldik. Üçüncü basamağı çıkıyorduk ki Gamze'yi kucağıma aldım. O kadar bitkindi ki bir anda ne olduğunu bile anlamamıştım. İyi görünüyordu ben evden çıkmadan önce. Sadece beş dakika yoktum yanında, o arada ne olmuştu ki?

Derin bir nefes alıp, kokusunu içime çektim. Yüzüne düşen saçları, göğsüme yasladığı başı, titreyen elleriyle beni mahvediyordu. Bir kadın hem bu kadar cesur hem de bu kadar yaralı olur muydu? Oluyordu işte.

Kapıyı açtığımda yatağın üstüne bıraktım Gamze'yi. Bacaklarını kendine doğru çekip, ellerini dizlerinin arasına koydu. Üstüne pikeyi örttüğümde bile gözlerini açmadı. Elini tutup yanına bir sandalye çekip oturdum. Yüzüne gelen saçlarını çektim.

Dağ Başında Aşk (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin