Bölüm 22/👨‍✈️👩‍💼

129K 7.1K 1.1K
                                    

🌸
🌸
🌸
🌸
🌸

Bölüm ithafı- basketbol07

Random atmadan, emoji kullanmadan en çok yorumu yapan iki kişi yarın ki bölüm ithaflarının sahibi olacak.

"Ateş!" diye bağırdım dört mermi dört ayrı silahtan gecenin karanlığında sessiz havayı delerken.

Heyecandan son biz atan kalbim ve titreyen ellerimle kendimi olabildiğince sıktım bayılmamak için. Güçlü durmalıydım, başımız yeterince belâdaydı ve bir de ben onlara yük olamazdım böyle bir lüksüm yoktu. Hızla Emre ve Mücahite baktım mermilerden biri onlara isabet etti mi diye.

"İyi misiniz?" diye sordum kısık sesimle. Zorlukla yere düşmemek için önümdeki barakanın demirini tuttum.

"Bende bir şey yok" dedi Mücahit. Başımı kaldırıp Emre ye baktığım da gözgöze geldik.

"Gamze?" dedi telaşla. Gülümsemeye çalıştım, zümrüt gözlerine bakarken. Ben kendimi bırakmadan kollarımdan tuttu beni. Elimdeki dürbün sert zemine çarparak kurtuldu parmaklarımın arasından.

"İyiyim ben sorun yok" dedim güven verircesine. Sağ omzumdan elime doğru yayılan keskin acıyı yok sayarak. Bu kadar hissiz olmamın sebebi havanın buz gibi soğuk olmasıydı. Kan akışım yavaşlamıştı soğuktan dolayı, keskin mermi yarası bıçak saplanmış gibi yakıcı bir his veriyordu.

"Komutanım ölmüş ikiside ama ormanın içinde birileri olabilir halen" diyen Mücahit ile birlikte en azından yaptığım işi tam yaptığımı anladım.

"Ne olursa olsun gitmemiz gerekiyor en iyi ihtimalle hipotermi geçirir en kötü ihtimalle kan kaybından-" diyen Emre devamını getiremedi. Yerde diz çökmüş şekilde duruyordu ve bende dizinin birinde oturmuş gibi kolları arasında geriye doğru yatıyordum. Vücudumun salgıladığı adrenalin beni halen dinç tutuyordu.

"Komutanım birileri geliyor ormanda hareketlilik var!" dedi Mücahit. Sesindeki telaş ve endişe yoğun bir şekilde hissediliyordu. Oysa ki ben hiçbir şey hissetmiyordum. Emre tek eliyle beni tutup diğeriyle montunun kolunun çıkarttı, sonrada beni diğer eline alıp montunu tamamen üstünden sıyırdı. Üstüme örttüğü mont beni sıcaklığıyla battaniye gibi sardı.

"Üşüyeceksin" dedim titremelerim devam ederken.

"Ben alışığım şimdi önce kendini düşüneceksin" dedi. Montun kemerini çıkartıp sağ omzunun iki parmak altında olan kurşun yarasının üstünden sıkıca bağladı. Nefesim kesilmiş ruhum bedenimden çıkacak gibi hissetmiştim. Kalbim acırcasına bana itirazlarını sıralarken ağzımdan çıkan acı dolu inlemeye engel olamadım, gözlerim karardı.

"Gamze sakın bırakma kendini, Gamze sakın diyorum!" Emre'nin acı dolu sesi kulağıma gelirken kendimi zorlayıp son bir hamleyle gözlerimi açmaya çalıştım ama nafileydi çabalarım. Kulaklarıma bir pervanenin dönüş sesi doldu önce sonrada Mücahit'in sesi;

"Komutanım bizimkiler geldi! Helikopter ile önümüzdeki araziye iniş yapıyorlar!"

Havalandığımı hissettim sanki gökyüzünde kanallarım vardı ve hızla yükseliyordum. Boynuma çarpan sıcak nefes ve sığındığım sıcaklık beni karanlık ve aydınlık arasında arafta bırakıyordu.

"Dayan 'gamzelim' sen çok güçlünsün ve bizim daha konuşacak çok şeyimiz var. Aramızda yarım kalmış bir şeyler var"

Emre'nin söylediği son sözlerden sonra kendimi tamamen bıraktım ve karanlık, aydınlığa galip geldi. Tamamen yitip giden bilincimde Emre'nin sözleri yankılanıyordu ve ben onlara tutunmaktan başka bir çıkış yolu bulamadım. Gamzelim demişti bana ve ben ilk kez Kurt'un ağzından onun Gamzeli'si olduğumu duymuştum. Ve sonra karanlık tekrar çaldı kapımı bu defa çok uzun bir süreliğine misafir oldu.

Dağ Başında Aşk (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin