"Tık"
"Tık tık"
Gözümü zar zor açtığım da etrafın ayrılığından sabah olduğunu anladım.
"Tık" Beni uyandıran ses tekrar gelince cama atılan taştan geldiğini anlamam uzun sürmedi. Sorun şuydu ki sabahın köründe pencerene kim taş atıyordu?
Yatağım hemen pencerenin kenarında olduğu için oturdum ve perdeyi açıp aşağı baktım. Gözlerimi ovuşturup, dağılan saçlarımı omuzlarımdan geriye atıp aşağıya baktım.
"Yok kızım daha uyanmadın sen" dedim kendi kendime. Gözlerimi kapatıp açtım ve tekrar baktım. Aşağı da bana bakan Emre miydi yoksa rüya mı görüyordum.
"Tık" Cama bir taş daha gelince kendime gelip hemen pencereden baktım eliyle gel işareti yapıyordu. Manyak mıydı bu sabahın köründe? Kalkıp üstüme baktım eşofman takımım vardı sorun yoktu. Hemen bir çorap geçirdim ayağıma, aşağı indim.
Seda daha uyuduğu için montumu giyip, anahtarı aldım. Sessizce kapattım kapıyı. Arka tarafa giderken de etrafa bakıyordum biri var mı diye. Sonunda arkaya geldiğim de üstünde askeri kamufulajıyla beni bekleyen Emre'yi gördüm. Ayaklarım nedense çok üşüyordu.
"Günaydın" dedi bana bakarak. Aniden gelen esnemeyle elimi ağzıma kapattım.
"Günaydın" dedim bende yarı uykulu.
"Sana pek aymış gibi değil ama" dedi gülümseyerek. Bacaklarıma mı bakıyordu o? Bende bakışlarını takip ettiğim de çorabımın biri sarı diğeri pembeydi. Bu da yetmezmiş gibi Seda'nın evde giydiği tüylü kokona terliklerini gitmiştim! Üstelik tek sorun bu da değildi Seda 36 giyerken ben 38 giyiyordum yani ayağımın arkası tamamen yere basıyordu! Gözlerimi sımsıkı kapatıp açtım.
"Sabahın köründe karga bokunu yemeden pencereme taş atan sensin!" dedim sinirle.
"Hey sakin tamam" dedi gülümsemesini bastırarak.
"Seni dinliyorum" dedim ikinci bir esneme beni içine çekerken.
"Bugün yılbaşı organizasyonu var sende gelecek misin?" diye sordu. Hiç beklemediğim bir soruydu.
"Evet abim düzenliyormuş, geliyorum" dedim anlamayarak.
"Tamam o zaman benim gitmem gerekiyor görüşürüz" dedi Emre arkasını dönüp hızlı adımlarla ayrılırken. Bu neyin kafasıydı acaba?
Adımlarımı geri eve doğru yönlendirdim. Kapıdan girince botlarımı giyip, tekrar çıktım. Ekmek büfesine doğru ilerlemeye başladım. Saat henüz 7 olmuştu. Abim bu saatte çıkıyordu evden ve yakalanmak istememiştim. Ekmek büfesine geldiğimde aklım halen Emre ile ilgili karışıktı. Kendi gelemeyeceği için mi sormuştu acaba? Neden sordu ki? Düşünceler beynimde dönerken Emir'in büfede olduğunu gördüm.
"Günaydın" dedim gülümseyerek.
"Günaydın Gamze erkencisin" dedi gülümserken.
"Sorma kurtlar uyutmuyor" dedim başımı iki yana sallarken.
"Sizin ev lojmanın dış sınırında olduğu için normal kurt ulumalarından uyuyamamışsındır" dedi Emir.
"Ya öyle tabi" dedim bende uzatmadan. Bu bildiğin kurt değil iki bacaklı, zümrüt gözlü, taş olan kurt demeyecektim tabiki.
"Bugün ki yılbaşı organizasyonuna gelecek misin?" dedi Emir ekmekleri uzatırken. Herkes de takmış benim gelmeme.
"Abim organize ediyor, geliyoruz hep birlikte" dedim ekmekleri alırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dağ Başında Aşk (Tamamlandı)
RomanceBu bir Asker kurgusudur. Wattpad hali ve Kitap hali yayında. Bildiğiniz bütün asker hikayelerini unutun bu hikaye bambaşka. Gamzeli ve Kurt'un hikayesi. ❤ "Başında Aşk" serisinin Kurt ve Gamzelinin hikayesidir. Dağ Başında Aşk / Kurt ve Gamzeli Nöb...