12

1.8K 131 3
                                    

Emre ile göz göze geldiğimizde o daha söylediği sözlerin yeni farkına varmış gibi donup kalmıştı. Bana Gamzeli'm demişti, bana demişti. Kimseye değil, bana dedi. Olayın şoku üstümden henüz kalkmamıştı ki kapı açıldı. Gözlerimi zorlukla kapıya doğru kaydırdığımda, içeriye giren abim önce bana sonra Emre'ye baktı.

"Emre, hoş geldi." Abimin sesiyle gözlerini benden çekti Emre. Abimin arkasından Seda ve Kerem girdi içeriye. Emre halen cevap vermemişti abime. Durumu toparlamam gerekiyordu yoksa ağzından yanlış bir şey kaçabilirdi.

"Ah," diyerek yalandan kolumu tuttum. Üç erkek de aynı anda yanıma gelip aynı soruyu sorduğunda, abarttım mı diye düşündüm.

"İyi misin?" Endişeli gözlerle bana baktıklarında başımı salladım usulca.

"Koluma birden ağrı girdi." Yüzümü buruşturarak rolümün hakkını verdim.

"Hemen doktoru çağırayım." Abim endişeyle geri çekilip kapıya doğru gidecekken seslendim.

"Gerek yok," dedim aceleyle, daha yeni ağrı kesici yapmışlardı çünkü. "Ani bir ağrıydı, geçti şimdi," diye ekledim gülümseyerek. Üçü de rahat bir nefes alırken, Seda umursamaz bir şekilde koltuğa oturmuş telefonuyla oynuyordu. Hiç şaşırmadım tabii ki.

"Bu arada hoş buldum komutanım," dedi Emre başıyla selam vererek, geç olsa da cevap vermişti.

"Geçmiş olsun demek için mi geldin Emre?" dedi telefondan başını kaldırmayan Seda. Ben bir anda paniklerken Emre gayet sakindi. Seda'yı tanımasam çok masum bir soru olarak gelirdi ama maalesef onun hinlik için çalışan aklını biliyordum.

"Evet, hem onun için geldim hem de bunun için." Emre'ye baktığımda cebinden çıkardığı telefonu bana uzatmıştı.

"Telefonum," dedim sevinçle bana uzattığı telefonu elime alırken.

"Teşekkür ederiz Emre, nerede buldun?" Abim sorduğu için mutluydum çünkü ben de merak ediyordum. En son Yılbaşı gecesi ormanda olduğumuzdan orada düşürdüğümü düşünüyordum.

"Dün göreve gittiğimizde buldum komutanım, ormanlık alanda durduğumuz bir yer vardı, orada düşürmüş Gamze Hocam." Tahmin ettiğim gibi o gece düşürmüştüm, Emre'nin açıklamasıyla aklımda başka bir soru belirdi.

"Dün göreve mi gittiniz? Abi sen yanımdaydın ama bütün gün." Askeriyede albaydan sonra en kıdemli olan abim olduğu için genelde operasyonlara katıldığını biliyordum.

"Ben gitmedim prensesim. Diğerleri gitti göreve, baskın yapanların peşine düştüler."

Abimin sözleriyle Emre'ye olan kırgınlığım uçup gitti. Demek o yüzden iki gündür ortalıkta yoktu. Üstelik çok haklı ve geçerli bir sebepti. Emir, demiri kesiyordu. Görev boyunca telefon kullanmadıkları ve benim de telefonum olmadığı için birbirimize ulaşmamız çok zordu. Görevi biter bitmez yanıma geldiğinden dolayı da mutlu olmuştum. Beni önemsiyordu.

"Geçmiş olsun Gamze," dedi Kerem ilk defa konuşup kendini belli ederek. Elinde tuttuğu renkli çiçek aranjmanını uzatarak. Ben daha cevap veremeden araya giren sert ses böldü konuşmayı.

"Hasta odasına çiçek mi sokulur asker? Hemen dışarı çıkart!" Emre sinirle Kerem'e bakarken oldukça şaşkındım.

"Teşekkür ederim yine de." Emre'nin sert tepkisine karşı Kerem'e bakarak cevap verdim.

Deli midir nedir yahu, biraz kibar olsa sanki kırılacak. Gerçi bana karşı bir kabalığı yoktu ama nedense diğerlerine karşı hep bir sert duvarı vardı. Sanırım asker olmanın getirisiydi bunlar. Kerem'in yüzü asılınca üzülmüştüm. Bir suçu yoktu sonuçta, sadece kibarlık yapmak istemişti.

Dağ Başında Aşk (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin