8

1.9K 157 1
                                    

Haşim Albay'ın sorusu masaya bomba gibi düşmüştü. Bu büyük bir şeydi. Böyle bir şey beklemediğim için herkesle birlikte ben de şaşkınlıkla kalmıştım. Emre'nin de rütbeli bir subay olduğunu bildiğim için ne diyeceğimi bilemedim.

"Ben biraz düşünmek istiyorum, hem burada ne kadar kalacağım da tam belli değil." Haşim Albay'a arada kaldığımı belli ederek konuştuğumda anlayışla karşılaşacağını düşünüyordum.

Daha önce, üniversite son sınıfta, lisede ders vermiştim staj yaparken. Oraya ait olduğumu hissettiğim anki inanılmaz heyecanımın ve mutluluğumun tarifi yoktu. Bu yüzden mesleğimi yapmayı çok istiyordum. Polis ya da asker olabilirdim, boy ve fizik olarak gerekli şartları karşılıyordu ama mesleğimi yapmayı daha çok istiyordum.

"Tabii düşün kızım sen yarına kadar. Eğer kabul edersen abin seni getirir askeriyeye, karşılıklı tekrar konuşuruz." Haşim Albay anlayışla konuştuğunda tebessüm ettim.

"Tabii getiririm komutanım, Gamze de kabul ederse." Abim de onayladığına göre karar benimdi.

"Kaç kişilik bir sınıf olacak Haşim Bey?" Detaylı bilgi istemek için albaya doğru döndüm.

Alay bildiğim kadarıyla iki ile üç bin arasında askerden oluşuyordu. Büyük bir kesime ders verecek olmak nefesimi kesmişti. O kadar erkeğin içinde tek kadın olmak da zor olurdu benim için. Başta herkesi idare etmekte zorlanırdım kişi sayısı fazla olduğunda.

"Şu ana kadar on beş kişi başvuru yaptı ama otuz kişiyi geçmez." Haşim Bey içime su serpmişti.

"Aslında çok kişi de değilmiş," diyerek düşüncemi dile getirdim.

Abimin de fikrini almam gerekiyordu, sonuçta onların evinde kalıyordum ve Seda'ya yardım için gelmiştim. Sürekli evde kalmak bir süre sonra bunaltıyordu. Seda ile birlikte olunca üstüne üstüne geliyordu duvarlar. Daha önce bunu tecrübe ettiğim için gayet iyi biliyordum. Seda'nın bizde kaldığı dönem sınava hazırlandığım için kütüphaneye kaçıyordum sabah erkenden. Öğleden sonra geliyordum eve.

"Amcacım çok sıkıldım, müzikleri değiştirsinler." Özge çocuk gibi konuşmamızı kestiğinde, kıskanmış da konuyu değiştirmeye çalışıyormuş gibi hissettim. Bu kızı gözüm hiç tutmamıştı zaten, sevmemiştim.

"Söyle değiştirsinler." Haşim Bey rahat bir şekilde konuşup Özge'ye istediğini vermişti. Bu kızı fazla şımartıyorlardı bence.

Özge gülerek yerinden kalkıp müzik sisteminin olduğu yere doğru ilerledi. Derdi şimdi anlaşılmıştı, Emre'ye gidiyordu. Sahnenin tam karşısında oturduğum için onun gidişini izliyordum. Özge giydiği kısacık, kırmızı straplez elbiseyle salına salına Emre'nin yanında gülerek bir şeyler söylüyordu. Elimde duran bıçağı sıkıca kavradığımı elimdeki sızıyla fark ettim.

"Ah." Acıyla sızlandığımda canım yanmıştı.

Parmağımın ucu hafifçe çizilmişti. Yüzüm istemsizce buruştu. O kadar narin bir kız değildim ama birden acıyla irkilmiştim. Öyle odaklamıştım ki ikisine elimdeki bıçak tamamen aklımdan çıkmıştı. Bıçağı elimden bıraktım hızla.

"Ne oldu Gamze?" diye sordu abim.

"Bıçak keskinmiş, parmağımı kesti biraz." Masadaki peçeteyi alıp parmağımın etrafını sardım.

"Mikrop kapmasın, gel bir yara bandı falan yapıştıralım." Bakışlarım abimi bulurken itiraz edecektim ama şu an burada kalmaya devam etmek istemedim. İkisinin gülüşmesini daha fazla izlemeyecektim. Gerçi Emre'nin güldüğünü görmemiştim.

"Olur abi." Abim, Seda'ya şimdi geleceğimizi söyleyince kalktık. Arka tarafa ilerlerken bize doğru gelen askerle yerimizde durduk.

"Komutanım." Asker yanımıza geldiğinde tekmil verdi. Sonrasında mutfakta sorun olduğunu ve abimin bakması gerektiğini söyledi.

Dağ Başında Aşk (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin