Bölüm 4

21 1 0
                                        

Polis bana yaklaşırken bir kırılma sesi duyunca ikimiz de oraya döndük. Öğlen bağırıp çağıran kadın yine penceredeydi, bu kez eline aldığı kocaman bir kutuyu aşağıya atmıştı. Parçaları etrafa saçılmıştı.

Polis,

"Ara sen, gelip bir sakinleştirici yapsınlar. Uyanmış belli ki." Diyerek arabanın yanındaki arkadaşına seslendi. Sonra bana döndü. "Sen de dikkat et, sana gelecekti az kalsın! Bir yerini kesersin! Hadi çocuk, kenardan git."

Bana diyordu çocuk diye.

Git diye.

Daha benim yaptığım pisliklerden haberi yoktu demek.

"Hadi kalk evine git." Dedi başını sallayarak.

Aceleyle doğrulup eve koştum. Hızlıca apartmana girip koşarak merdivenleri çıktım. Bana değil kadın için gelmişlerdi. Benim için değildi.

Ama keşke Atay için gelmiş olsalardı. Çünkü ben onu tek başıma kurtarabilir miyim bilmiyordum.

Eve girdiğimde ışığı açmadan salona gidip koltuğa yığıldım. Dışarıdan sesler geliyordu ama anlaşılmıyordu. Sorun neyse daha çözülmemişti.

Soluklandım.

Nefesimi düzene soktum.

Sehpanın üzerinden sarkan şarj aletimi görünce ayağa kalktım içimi çekerek prize gittim. Bu yeni şarj aletim biraz yavaş dolduruyordu ama diğeri çantamda, yani arabada kalmıştı. Telefonu şarja takıp kulaklıkları yanına bıraktım.

Derin bir nefes alıp dağınık eve baktım.

Atay'ın sevdiği çizgi filmin saatiydi, birazdan Gumballbaşlayacaktı. Ama Atay evde değildi.

Bensiz çok korkuyor olmalıydı, Tehdit adam ona nasıl davranıyordu acaba?

Kapatıldığı orada televizyon var mıydı? Onu rahat ettirmesini isteyebilir miydim? Söyleyebilir miydim?

Ama arayacağım bir numara yoktu ki, beni hep gizli numaradan arıyordu.

İçimi çekerek banyoya yürüdüm, huzursuz olduğum için yatıp uyuyamazdım duş almak istedim. Saçımı yıkayıp ferahladım, banyo mis gibi kokarken bir kotla bir de kazak giyindim. İşe gitmek için hazırdım ama daha yedi saat vardı.

Saçımı kurulayarak salona gittim ve koltuğa oturup duvarı izlemeye başladım. Sessizce saatler geçerken karnım gurulduyordu.

Mutfağa gitmek için ayağa kalkarken dengemi kaybedip koltuğa geri düştüm. Elim acıyınca inleyerek yeniden kalktım ayağa. İlk anda acısa da geçmişti.

Telefon çalmaya başladığında koşarak telefona gittim. Gizli numara arıyordu açtım hemen.

"Sen neden uyumuyorsun?" dedi yavaşça.

Cevap vermedim. Uyumadığımı hemen cevap vermemden mi anlamıştı?

"Düştün mü az önce?"

Şaşkınca başımı kaldırıp etrafa baktım. Burada da kamera var mıydı? Beni evde de izliyor muydu?

"Eve mi girdin?" dedim fısıltı gibi çıkan sesimle. Burada mıydı?

"Seni duydum. Gelmedim ve evde karame yok."

"Ne?" dedim şaşkınca. Dili sürşen birine göre bile telaffuzu hâlâ çok iyiydi.

"Kamera yok." Dedi kendini düzelterek. Sesimi duyana kadar uyuyor muydu, sesi uykulu gelmese de tavrı biraz uyku sersemi gibiydi. Kelimeyi yanlış söylemişti.

RehinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin