Bölüm 13

10 1 0
                                        

Mert inince göz göze geldik.

Mert başını salladı bana uzaktan. Ceketinin önünü kapatarak şirketin kapısına döndü.

Şoför arabaya binip uzaklaşırken Nil de koşarak Mert'in yanına gitti. Mert'in dikkati ona kaydı. "Mert bey siz dosyayı istediniz ama bulamadım arşivde. Arka odaya bakacağım, izin işini hallederseniz bakayım." Dedi heyecanla. Sıradan iş güç konuşuyorlardı.

"Kim olduğumu düşünüyorsun?" dedi Tehdit.

Mert olduğunu düşünüyordum. Konuşması gerekmiyorsa o olabilir diye düşünmüştüm ama karşımda Nilleydi, onu dinliyordu. O zaman o değildi. O muydu değil miydi?

"Kim olduğumu sanıyorsun?" dedi yeniden. "Aklında kim varsa söyle. Merak ediyorum."

"İnsan kaynaklarından biri misin?" dedim Mert demedim,karşımda başkasıyla konuştuğunu görsem de hala herkes olabilir diye düşünüyordum. Mert ya da başkası... Kafam allak bullak olmuştu.

Sessizlik oldu.

Ben asansöre yürürken kısaca cevap verdi.

"İşini yap işinle ilgilen. Sen düşünerek beni asla bulamazsın."

Bulamazdım sahiden.

Jane bir tarafa yaslandı, ben bir tarafa yaslandım. Asansörle sessizce yukarı çıktık.

"Bence de sen bulamazsın..." dedi Jane ve devam etti. "Ama ben bulurum."

"Sen nasıl bulacaksın? Sen bir hayalsin?" diye mırıldandım.

"Ne?" dedi Tehdit bey. "Kiminle konuşuyorsun delirdin mi?"

"Ben bulurum." Dedi Jane. "Benim kaybetmekten korktuğumkardeşim yok senin gibi aptal da değilim."

Derin bir nefes çekip gülümsedim, aptal olduğumu düşünüyordu ama itiraz etmedim. Sadece gülüp geçtim.

"Bana cevap ver." Dedi Tehdit.

"Ne sordun? Neye cevap vereyim?" dedim dalgınca koridorda yürürken.

"Aptal." Diyerek telefonu kapattı. Ben kendi kendime dalgınca gülümseyip sessizce masama geçtim, rahat sandalyeye oturup bilgisayarı açtım.

Birkaç saat her günkü gibi geçti ama yemekten sonra uyku basınca kafamı masaya yasladım. Bir şey düşünmüyorum diye Jane benim aptal olduğumu sanıyordu, ama bence Atay'ı kurtarmanın en garanti yolu Tehdit beyi dinlemek, onundediklerini yapmak ve düşünmemekti. Öyle yapıyordum.

Sesini bile bilmediğim biriyle savaşamazdım, en iyisi hiç kılıç çekmemekti.

Sıçrayarak uyandığımda hemen dönüp sesin geldiği yere baktım.

"Özür dilerim elimden kaydı, mecburen yeni bardak alacağım kendime, bundaki uğur böceği desenlerini de seviyordum ama gitti tüh. Demet abla kızacak gibi bakıyorsun ama senin bardağını kırmadım..."

Nil eğilmiş söylenerek büyük parçaları toplarken Tamer yanına gitti, onu kaldırdı ve ellememesini söyleyip kendisi topladı parçaları.

Kalkıp yüzümü ovarak hırkamı aldım, balkona doğru yürürken Mert bey de sesi duyduğundan odasının önüne çıkmış ne oluyor diye bakıyordu. Bir an sahiden tehdit bey o sanmıştım. Şimdiyse hiç kimseden emin değildim.

Başımla selam verip sessizce balkona çıktım. Burası şehrin gürültüsüne tepeden bakıyordu, aşağıdaki arabalar, korna sesleri, insanların sesleri hep biraz az geliyordu yukarıdayız diye. Çok yukarıdayız diye.

Sandalyeye kendimi bırakıp on dakikada gördüğüm o korkunç rüyayı kafamdan atmaya çalıştım.

Elimle yüzümü kapattım ve görüntüleri kafamdan silmeye çalıştım.

RehinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin