Aptaldım.
Sadece antrenör Cihan abiye şaka yapacaktık. Aptalca bir şakaydı. Benim fikrimdi. Benim hatamdı. Babamın spor salonunda Begümle ben saklanıp onu korkutacaktık. Begüm Cihan abimden hoşlanıyordu bu yüzden kendimi geride tutup fırsat bulunca kaçacak ve onları yalnız bırakacaktım. Bozuk buzdolabının içine saklanmıştım. Soyunma odasına yakındım, ofise uzaktım.
Ofisteki kolu olmayan kapının ardında saklanıyordu Begüm. Cihan abime birkaç gündür hayalet hikayeleri anlatıp durmuştuk, ödleğin tekiydi zaten hemen korkmuştu. Onu korkutabilmek için ortamı önceden hazırlamıştık.
O gece Begüm'le temizlikten sonra kalıp ringin ortasında uzanıp film izlemiş ve geceyi güzel bir şakayla kapatmak istemiştik. Işıkları söndürmüş ve mesaj attıktan sonra gelip bizi almasını bekliyorduk, arada bir eve bırakması için arardık onu. Saat gece bire geliyordu. Evi yakın olduğundan en fazla on dakikaya burada olurdu.
Dolabın havasızlığı uykumu getirmeye başlıyordu.
Kapıyı hafif aralayıp babamın sporcuları izlediği ofisindeki boydan cama baktım. Begüme el salladım komik yüz ifadeleri yaptım, onu görünce heyecanım yeniden artmıştı. O da bana gülerek karşılık veriyordu.
Kapı sesi duyduğumda Cihan abi geldi sanıp yerime sinmiştim. Gülmemek için, kahkaha atmamak için elimi ağzıma bastırıyordum.
Bir süre ses gelmedi.
Begüm onu korkuttuğunda Cihan abi çığlık atarak kaçar sanıyordum.
Hiç ses gelmedi.
Nerede olduğuna bakmak için kafamı aralığa yaklaştırdığımı, etrafta onu göremeyince başımı ofise doğru kaldırdığımıhatırlıyorum. Begüm kanla kaplı cama yaslanmıştı, dudaklarını oynatıyordu yardım et diye. Sesi çıkmazdı zaten, konuşamazdı. Bağıramazdı. Yardım isteyemezdi.
Begüm doğuştan konuşamıyordu.
Onu cama yaslayan iri elleri, babamın gülüyor mu kızıyor mu belli olmayan şeytani ifadesini gördüm.
Begümü geri çekip yeniden sertçe cama çarptığında yerimde sıçradım.
Cihan abi neden gelmedi bilmiyorum.
Babam niye o kadar kızdı bilmiyorum.
Neden dolabın kapağını örtüp saklandım da dışarıya çıkamadım bilmiyorum.
Hayatımda hiç o kadar korktum mu bilmiyorum.
Havasızlıktan bilincimi kaybedene kadar oradaydım. Çıkamadım, sıkışık yerde o kadar uzun süre kalmıştım ki ayaklarım uyuşmuştu, beni oradan çıkarmak için kapağı kıran polis abi beni tutmasa yere devrilirdim.
Yarı baygın oradan çıkarıldığımda hâlâ gözümde canlanıyordu babamın onu cama yeniden yeniden çarpması.
Boğazını sıkması.
Bağıramayan kıza dudaklarını yaklaştırması.
"Sen konuşuyorsun..." dedim Begüm'e içimi çekerek. İlk kez sesini duyuyordum, bu o yaşıyorken de imkansızdı ölmüşken de imkansızdı.
"Duymadığın için mi yardım etmemiştin? Sesimi duymadığın için mi gelmemiştin? Babanı durdurmaya çalışmadın, yardım et dediğimi duymadığın için mi? Oysa gördün değil mi? Benim yardım istediğimi gördün."
İğrenerek bakıyordu bana ve hak etmediğimi söyleyemezdim.
Bir adım daha üzerime geldiğinde feneri sıkarak arkama döndüm. Deli gibi korkuyordum. Kapıdaki iki polis şaşkınca bana bakıyordu. "Sorun mu var?" dedi birisi, cevap vermeden koşarak yanından geçtim. Begüm'le yüzleşmeye hazır değildim. Şeridin altından geçip bana seslenen polisleri dinlemedim. Patika yolda ağlayarak koşarken sadece dolaptan uzaklaşmaya çalışıyordum. Etrafta o gün her yerde gördüğüm şeritlerden vardı yine.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rehin
General Fiction... -Atay elimde ama sen telefonu yüzüme kapatıyorsun. O kadar mı nefret ediyorsun bu çocuktan Masal? ... "Bu hikayedeki tüm kişi ve kurumlar hayal ürünüdür."