>Mert'ten
55
O hızlıca merdivenleri çıktığında ben aşağıda kaldım, Tamer arıyordu.
Masal yalnız kalmasın diye onunla gitmiştim, bir de içimde titreyen bir ışık onu sürekli görmek istiyordu, ışığım sönmesin diye gittim peşinden. Duş almadan fırlamıştım kaybetmemek için. Saçlarımı karıştırdım, soğuk bir duş için kaç gündür bekliyordum... Çok iyi kayıyordu, kayıyor gibi değil de kaykayıyla yaşıyor gibiydi. Caddede belki biraz tehlikeliydi ama kesinlikle acemiye benzemiyordu. O izlerken güzel bir şarkı dinliyormuşum gibi hissediyordum. Uzun zaman önce müzik dinlemeyi kesmiştim, insan kendi sesini duyamayınca başkasını da dinlemek istemiyordu.
Bazen.
Bazen öyle değildi.
Masal sabaha kadar konuşsa onu dinlerdim. O aptalı dinlerdim.
Gülerek kulaklığı taktım.
"Cengiz yarın serinle görüşecek. Şirkete erken gelebilir misin?"
Cengiz şirketin başkan yardımcısıydı, ama başkan olan babamdan daha çok şirketi yönetir, her şeyle o ilgilenir büyük kararları hep o verirdi. Kimseyi sevmez, herkese soğuk biriydi ama işinde iyiydi. Şirket onunla epey kâr elde etmişti, babam için altın kaşık oydu. Babamın değerlisi, mücevheriydi. Ben sadece saygı duyuyordum, çok çalışkan bir adamdı, hepodasında olur ve sürekli bir şeylerle ilgilenirdi.
"Neden?"
"Uzak Doğuya giden gemi İskenderun limanında kalmış, sorun çıktı bugün bir şeyler oldu ben takip etmeye çalıştım ama... Ah. Cengiz abi ilgilendi işte, önemli bir şeyi şey yapacaktır. Kafam sallanıyor lan artık kağıt kalem görmekten bıktım. Dön artık yuvana kardeşim."
"Sabah erken gelirim." Deyip kapattım. Aksiyon adamına demirden masasında iş yaptırıp paslanmasını izliyordum. Keyfim yerinde olduğundan yarın onu sevdiği bir şeyle ödüllendirebilirdim. Belki Nille depoya yollardım, karanlık depoyu da seviyordu Nil'i de.
Koşarak merdivenleri çıkıp evin önünde soluklandım. Niye koşuyorum diye bir dakika durup kapıda sakinleştim. Eve girdiğimde ayakkabılarımı fırlatarak çıkarıp kapıyı yavaşça örttüm. Masal buz dolabının önünde yerde oturuyordu. Gülerek banyoya yürüdüm. O da muhtemelen Baharın meyveli yoğurtlarına bakıyordu öyle yer mantarı gibi kapüşonu kafasında.
Üç gündür ne düzgün yemek yemiş ne uyumuş ne de duş almıştım. Şimdi soğuk suyun bedenime epey iyi geldiğini hissediyordum. Suya bakarak neden bu kadar yorgun olduğumu düşündüm. Masal bana iyi geliyor sanıyordum ama bu saydıklarım hep kötü şeylerdi. Yorgunluk, açlık... Ama bir dakika bunlar masalın bana etkisi değildi, bunlar Masal'danuzak olmanın etkisiydi.
Havluyu belime sarıp koridora çıktığımda alışkanlıkla ona döndüm kontrol etmek için. Eliyle gözlerini kapatmış koltuğun önünde duruyordu. Parmaklarını araladığında elimi kaldırıp işaret diliyle konuştum. "Gözlerime baktığında taşa dönüşmezsin, neden korktun bu kadar?"
"Ya! Git giyin!" diyerek arkasına döndü, sehpanın yanına çöküp üzerinde bir şeyler yapmaya başladı. Gülerek odaya gittim, onu utandırmayı seviyordum ama eğlenirken onu korkutmaya niyetim yoktu. Bir eşofmanla tişört giyinip saçımdaki havluyu yatağa attım çıkarken.
Koltuğa kendimi bırakıp telefonumu aldım mesajları kontrol ederken Masal gelip yanıma oturdu dizleri dizime değiyordu. Bana dönüp oturduğundan bir şey diyecek sanıp ona döndüm. Ellerini arkasında birleştirmişti, keyifsiz gibi durmuyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rehin
Ficção Geral... -Atay elimde ama sen telefonu yüzüme kapatıyorsun. O kadar mı nefret ediyorsun bu çocuktan Masal? ... "Bu hikayedeki tüm kişi ve kurumlar hayal ürünüdür."