>48Kurabiyeleri kutuya koyup bir de sevdiği oyuncağı içine koydum. Kocaman kutuydu içine belki daha çok şey sığardı ama kurabiye ve araba yeterdi şuan. Belki sonra bir şans daha verirdi.
Kapı çaldığında kutuyu kapatıp ayağa kalktım, ev mis gibi kurabiye kokuyordu ama ben hiç yemedim. Hepsini ona koymuştum. Atay bu kakaolu kurabiyeyi çok seviyordu, her zaman malzeme olmadığından yapmak sıkıntı oluyordu ama aslında epey kolay bir tarifti. Param varken malzemeleri bol bol almıştım.
"Paketi alayım." Dedi kasklı adam. Hemen kutuyu ona uzattım, sağa sola baktı gelen giden var mı diye, geçen seferki gibi Baran çıkacak mı diye ben de bakındım ama kimse yoktu, kurye başını sallayıp merdivenleri inmeye başladı hızlıca.
Atay'a bir şey yolladığıma inanamıyordum. Derin bir nefes alıp odaya gittim. Bir kotla kazak giyindim hızlıca, çıkardıklarımı sonra yıkarım diye yatağın üzerinde bıraktım. Çoraplarımı da çıkardım, bol bol oluyordu bana. Gülerek pembe çizgili çoraplarımı çektim ayağıma.
Evden çıkarken kapıyı örtmedim, durdum.
Elimdeki telefonu, montu, arabayı düşündüm. Mert'e çok masraf oluyordum ben. Montu askıya astım, ödünç vermişti montu şimdi giymek istemedim. Hırkamı alıp çıktım evden. Artık havalar iyiden iyiye soğumuştu, ama maaşımla kendime mont alabilirdim, başkasının montunu giymek istemedim. Bahar için önemli mi bilmiyordum.
Arabaya atlayıp şirkete sürdüm. Günler sonra aynı soğuk kataçıkıp, bozuk hava gibi soluk renkler giyinen herkesle selamlaştım. Bugün dolaylı olarak Atay'la konuştuğum için keyfim yerindeydi. Biraz iletişim olmuştu aramızda.
Tamer çok neşeliydi Nille uğraşıp duruyordu, diğer herkes masa başında bilgisayara gömülmüşken Nil tekmeleyerek Tamerin ona yanaşan sandalyesini itiyordu. "Affetmeyeceğim dedim Tamer. İlk kez bu kadar uzun zaman sonra diğerleriyle birlikte bir etkinliğe katıldım, sen gidip sosyete Sibele oy verdin. Def ol."
Tamer... Onu görünce biraz için burkuluyordu. Atay'ı kaçırma fikri ondan çıkmıştı.
Şimdi Nille eğleniyordu.
"Kızım sen de... Bir bak şu giydiklerine, sarı kazakla siyah kot giymişsin ayın en şık elemanı sen olabilir misin?" Tamer gülmekten zar zor konuşuyordu sürekli ona yanaşmaya çalışıyordu. Nil de itiyordu.
"Def ol!"
"Nil... Bırak hak eden kazansın."
"Bırak Tamer ne hak edeni! Mini etek giyen kazansın de açık açık! Def ol! Pembe etekli kızı birinci seçeceksiniz başıma! Def ol!"
"Kızım sen de bugün sahiden yataktan kalkıp gelmişsin ha! Biliyor muydun bugün oylama olacağını?"
"Def ol! Ya of! Biliyordum da, akşam eve gitmedim, ne yapayım?"
Tamer gülmeyi keserek sandalyesinden kalktı, ona bakmadan konuşuyordu. "Eve gitmedin mi? Ne? Ne yaptın gitmedin? O zaman... Manitanda kaldın?" dedi sonra aydınlanarak.
"Onun evinde çok kıyafetim yok, pembe eteğim hiç yok zaten! Pembe ne pembe! Barbie gibi gelmiş!" Nil söylenerek çekmeceyi karıştırdı bir çikolata alıp hızlıca açtı paketini, kocaman bir ısırık aldı.
"Mert beni çağırdı ya bekletmeden gideyim bakayım ne diyor." Diye afallamış halde konuştu Tamer, sandalyesini itip odaya doğru giderken ben de hırkamı sandalyemin arkasına atıyordum. Nil de ne zaman çağırdı diye söyleniyordu. Aralarında dönen şeyi fazla izlemek istemedim, beni ilgilendirmeyen bir şey seziyordum. Belki de yanlış anlıyordum. Onlar kuzendi, aralarında başka bir şey sezmesem daha iyiydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rehin
Ficção Geral... -Atay elimde ama sen telefonu yüzüme kapatıyorsun. O kadar mı nefret ediyorsun bu çocuktan Masal? ... "Bu hikayedeki tüm kişi ve kurumlar hayal ürünüdür."