Bölüm 40

4 1 0
                                        

Pes etmemek için ondan kaçmaya karar verdim. Onun bu kadar kızmasını beklemiyordum, boks eldivenini fırlattığında Yolcunun ne demek istediğini anladım, sırtımdan vurulmuş gibi hissediyordum. Hentbol falan bilmiyordum ben, eğer eldiveni yerde görmesem taş attığını sanırdım. "Yeter tamam pes!"

Gözlerinden alev fışkırıyordu bana gelirken.

"Pes tamam pes. Duymadın mı ya! Yeter gelme dur! Bir dur! Of! Vuruldum ya, niye eline gelen şeyi atıyorsun?"

Biraz antrenman yapmıştık gayet normaldi her şey. Sonra dikkati mi dağıldı ne olduysa attığım yumruk gözünün altına geldi, kaçmadı. O an gözlerinin öfkeyle karardığını görüp korktum ve eğildim, yumruğu duvara gelip canını yakınca iyice delirdi. Mert çok sabırsız biriydi, acımasız bir yanı da vardı. "Eğilmesem o yumruk beni öldürürdü." Diye çıkıştım. Ona bir bakış atıp deli sinirinden kaçmak için yeniden koşmaya başladım salonda, ringe tırmandım nefes nefese, baktım o da peşimden çıkıyor, diğer kenardan indim. Bağırmak için ağzını açtı ama konuşamadığı için sesi çıkmadı. Daha çok sinirlenip çıldırdığını görünce ringin yanında donupkaldım. Bağırmak için ne kadar ağzını açıp kendini zorlasa da sesi çıkmıyordu onun, az önce görmüştüm. Acı çekiyor olmalıydı. Begümün ne kadar zorlandığını hatırlıyordum da bu Mert için de epey zor olmalıydı.

Ben koşmayı bırakınca o da daha sakin geldi üzerime. İki eliyle omzumdan tutup beni sarstı gözlerinden şimşek çıkıyordu, onu ilk gördüğümde de Zeus'a benzetmiştim bu şimşekler yüzünden.

"Özür dilerim." Dediğimde elleri gevşedi, bakışları yumuşadı hemen. Derin bir nefes verip etrafa baktı, beni bırakıp telefonuna gitti aldı eline, bana gelirken hızlıca yazdı. "Neden pes ediyorsun hemen, çok iyi vurdun az önce! Hem niye özür diliyorsun şimdi?"

"Kızdırdığım için özür dilerim..." diye mırıldanırken dediği şeyi bir daha düşünüp kederimi kenara ittim ve başımı hüzün dolu nehirden çıkardım. Derin bir nefes alıp gülümseyerek ona döndüm. "Lafın gelişi bir iyi vurdun muydu?" ben de ona vurduğum için kızdı sanmıştım, meğer kaçıyorum diye kızıyormuş.

Yandan gururlu bir gülüşle başını salladı. "Epey iyiydi Masal.Bir sürü çaylakla antrenman yaptım, kimse eğitimi bitirdiğinde bu kadar sert vuramıyor, kimse hamlelerimden bu kadar temiz kaçamıyordu. Epey ara verdiğin için daha erken yoruluyorsun ama hala vuruşun çok sert."

Derin bir nefes alıp verdim. "Galiba sorun o değil, dimi? Yumruklarım sorun değil..." diye sordum merakla. Çünkü tereddüt vardı bakışlarında, iyisin derken niye böyle bakıyordu? Yüksek bir puan vermeyecek gibiydi.

Başını salladı, onayladı. Sorun başkaydı.

Jane kabaca cevapladı. "Sorun delirmen."

"Sorun psikolojin..." Dedi Mert yumuşatıp. "Bana sağlam bir yumruk attın ama hemen sonra özür mü diliyorsun? Kaçıp pes ediyorsun... Seninle sahada uzun antrenmanlara gerek yok, seninle insan içine çıkmamız lazım..."

"Ne demek bu şimdi?"

"Anlarsın sonra." Diyerek alnını ovarak saçlarını geri attı. "Terlettin beni." Deyip güldü. Gülerken kısılan gözlerinden birinin altı morarıyordu şimdi. Tereddütle dudağımı kemirirken kapı açılınca oraya döndü. Yan dönünce daha mor daha siyah duruyordu sanki. İçim bu kadar huzursuz olmasaydı keşke onun canını yaktım diye.

"Bitmedi mi daha işiniz? Şerefsiz de burada mı?" diyerek etrafa baktı Tamer.

"Hangi şerefsiz?" diye sordum sessizce.

"Yolcu şerefsizi. Arabamı çaldı buraya onun bisikletten bozma hurdasıyla gelmek zorunda kaldım. Bir dakika sen bunu zaten biliyorsun, ona asansörün kapısını sen açtın değil mi? Sarhoştum ama aptal değilim." Diye sinirle üzerime geldiğinde gülüyor mu sarhoş mu anlamadım. "Nerede o?" diyerek üzerime geldiğinde Mert belimden tutup kendine çekti. Tamer yüzünü ovarak yerinde kaldı yaklaşmadı. "Hanımcı olma da telefonunu aç, baban seni arıyordu her yerde." Diye söylendi Tamer yandan bir gülüşle.

RehinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin