Bölüm 19

7 1 0
                                        


Titreyen ellerimi dizime bastırdım kelepçenin metalik sesi kafamı bozuyordu. Jane karşıma oturmuş bana bakıyordu, onun bileklerinde de kelepçe vardı, neden, kendisi mi takmıştı?

Burada, bu karanlık odada saatlerdir bekliyordum belki de akşam olmak üzereydi. Sadece getirdikleri sudan içmiştim ve sandviç olduğu gibi duruyordu.

"Soğuk diye titriyorsun." Dedi Jane.

"Kes sesini." Diye mırıldandım. Ufacık mırıltı duymaya bile tahammülüm yoktu.

Kapı çarparak açıldığında Baran yanında yeni bir yüzle girdi odaya. "Sonunda sonuçlar geldi. Rahatça konuşabiliriz." Dediğinde başımı kaldırıp oturduğum yerden ona baktım. Karşıma oturup ince dosyayı benim önümde açtı. İçindeki resimler tanıdıktı, bıçağın resimleriydi.

Ve uzun yazılar vardı, tersten okuyamadım.

"Bakalım evet, üzerinde senin parmak izin var ama buna şaşırmadım." Diyerek sayfayı çevirdi.

"Senin önünde...elime aldım onu..." dedim fısıltı gibi çıkan sesimle.

"Evet onu hatırlıyorum... Bu kadar korkma, eğer masumsan seni yalan ifadeye imza attırıp hapse atmayız. Suçluysan evet titremeye devam et." Diyerek bana bakıp kağıda döndü. Kaşlarını çatarak okuyordu. "Bir insan kanı olduğu kesin."

"Ben bir şey yapmadım."

"Ama kime ait olduğu tespit edilemedi. Ve bil bakalım kimin kanı değil. Senin kan gurubun değil Masal. SENİN DEĞİL!"

"Benim değil, ben bir şey yapmadım."

"Kimin o zaman Masal?"

"Belki... Babamındır..."

Başını iki yana salladı. "İzler en fazla iki haftalık. Baban iki hafta önce hapisten kaçıp eve gelmiş olabilir mi?"

Yanaklarım ıslanırken onun yüzünü net göremiyordum, bazen net duyamıyordum ve o bağırıp bana kendini duyuruyordu.

"Ben yapmadım ama..."

İçini çekerek masada bana doğru yanaştı. "Bak Masal, bıçağı senin evinde buldum, senin parmak izinden başka iz yok, kan var. Bu ne kadar berbat bir durumun içinde olduğunu sana yeterince iyi açıklıyor mu? Yoksa avukatını aramak mı istersin? İşin sonu mahkemeye gidecek gibi duruyor." Diyerek kaşlarını kaldırıp tekrar başını salladı. "Eğer bir şey biliyorsan bunu söylemenin tam zamanı! Eğer bu Nişan'ın da, ona ait diyorsan, o eve geldiğinde düşürdüyse..."

"Bilmiyorum. Kimin bilmiyorum ben."

"Onu koruyorsun demek..." dedi bezgince. "Onun sana değer verdiği kadar sen de ona değer veriyorsun demek. Hiçbir şeyin olduğunu söylemiştin değil mi, bana şuan öyle gelmiyor hiç. Onun suçunu mu örtmeye çalışıyorsun? Ne gizliyorsun? SEN NE BİLİYORSUN! SÖYLESENE MASAL! KİMİN BU BIÇAK? SENİN Mİ? NİŞAN'IN MI? KİME SALDIRDINIZ BUNUNLA? O MU YAPTI YOKSA SEN Mİ? HA?SÖYLE!"

Masaya yumruğunu geçirdiğinde yerimde sıçradım korkudan.

"Masal... Bildiğin şeyleri bilmek istiyorum! Hemen!"

Titreyerek dizlerimi sıktım avucumla biraz daha.

"MASAL! SAKLAMA BENDEN SÖYLE! KİMİN BU BIÇAK? SANA KALACAK SUÇ! SENİN DEĞİLSE SÖYLE!"

"Ben yapmadım..." diyebildim sadece. O da sinirle ayağa kalkıp sandalyesini tekmeledi ve kapıya gitti. İki polis birden çıktılar.

Kafamı masaya yasladım ve içimi çekerek ağlarken kendime tutundum. Sırtımı sıvazlayan Jane de olmasa yapayalnızdım.

RehinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin