Bölüm 52

3 0 0
                                    


>Volkan'dan

 52

"Kardeşin uyuyor geldiğimden beri, sıkıldım lan dön artık."

"Fırtınada çıkamam tepeye, işim bitti ama yağmurun durmasını bekliyorum. Uçurumdan geçemem şimdi."

"İşim var gece dedim ya lan niye oyalanıyorsun hâlâ?"

"Sen de inemezsin bu fırtınada zaten, otur işte evde bekle. Azalsın geleceğim."

"İşim aşağıda değil." Diye mırıldandım gülerek, akşam parti vardı. Gecikiyordum. Bizimkiler eğlenceye başlamıştı şimdiden. "Para buldun değil mi lan Uğur?" kumar borcum artık gırtlağa kadardı. Para lazımdı. Sinirle dizimi sallarken karşı koltukta uyuyan kızı izliyordum. Sabrımı sınıyordu herhalde Uğur. Kız bebek gibiydi.

"Ben sonra halledeceğim parayı boş ver şimdi."

"Aptal herif sıkıldım lan ben! Dön hemen!" dizimi sallamayı durduramadım. "Stresliyim zaten, stresimi atmam lazım."

"Ne yapayım stres çarkı mı alayım sana?"

"Salak herif." Diye söylendim kardeşine bakarak. Salak herif beni niye burada yalnız bırakıyordu, elimden bir kaza çıkacaktı şimdi.

"Dön hemen." Dedim dişlerimin arasından. "Jandarmayıararım dedim bak mahpusta bulursun kendini, bana para ver para lazım diyorum." Diye çıkıştım.

" Lan kaçağım ben bakkala bile rahat rahat gidemiyorum sana mı para lazım bana mı ha? Biraz daha bekle bulacağım sonra halledeceğim. Volkan, çok yağıyor şuan çıkamıyorum tepeye. Sen masala göz kulak ol."

"Kafayı yiyeceğim." Diyen söylenerek kapattım telefonu, kız bana dönmüştü.

"Abimin arkadaşı mısın?" diyerek doğrulup oturdu. Karnını ovarken gözlerini bana dikmiş dalgınca bakıyordu. Eskiden hiç böyle değildi, dayak yerim diye korkuyordum ama gardını çekmemiş gibi duruyordu. Hatırladığım kadarıyla ringde ayı gibi bir herifi dövmüştü kaç sene önce.

Başımı salladım telefonu cebime atarken ayağa kalktım. "Acıkmışsın belli ki, bir bakayım dolapta ne var." Diyerek mutfağa yürüdüm, yemek yedikten sonra da gelmezse giderdim ben, beklemeye niyetim yoktu. Pakette tavuk vardı, bunları tavaya atıp ısıtmak lazımdı. Elimde tavuk kovasıyla ardıma döndüğümde kıza çarpınca geri gittim gülerek. "Ne yapıyorsun dibimde?"

"Su içeceğim." Dedi uykulu gözlerle yanımdan dolaba uzandı, ufak su alıp ardına döndü. Elimde tavukla ona bakıyordum. Kardeşimin kardeşi kardeşim sayılmazdı bence. Sayılmamalıydı.

Gülerek önüme döndüm, tavukları tavaya atıp ısıttım. Derin bir kaba doldurup mutfaktan çıktım, o da banyodan çıkmıştı şimdi bana bakıyordu. "Hazır gel ye." Diyerek koltuğa bıraktım kendimi. O yere oturup ayaklarını sehpanın altına uzattı. "Hatırlıyorum galiba seni." Dediğinde ağzıma kocaman bir parça tavuğu sığdırmaya çalışıyordum. "Bono mo?" diye sordum boğuk sesimle.

"Mahallede görmüştüm abimle. Elinde basket topu vardı, maçtan dönmüştünüz."

"Hafızan da epey iyiymiş."

"Pek değildir..." diye mırıldandı tavuktan ufak ısırıklar alırken dalgınca sehpaya bakıyordu.

"O zaman beni nasıl hatırlıyorsun, unutulmayacak kadar yakışıklı olduğumu biliyorum ama kaç sene geçmiş üzerinden..."

Omzunu silkti umursamazca. Gülerek bir tavuk daha aldım. Uyuyordu sanki hâlâ.

"Abim ne zaman gelecek?"

RehinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin