Bölüm 49

2 0 0
                                        


>

49

Mert'ten

Direksiyonu sıkarak yumrukladım arka arkaya. Gece gece neyin trafiğiydi bu? Bir kez daha direksiyona vurduğumda önümdeki araba hareket etti. Hemen gaza basıp yola düştüm. Telefonda duyduklarım kafamın içinde dönüp duruyordu. Artık olanı biteni takip etmek zorlaşmaya başlıyordu. Kafası çalışmayan herkesin Masalı içine alan farklı hesapları vardı. Herifin biri tehdit etmeye geliyordu, o şerefsize gününü gösterecektim. Deli abisi onu götürmekten bahsediyordu. Ejder adam asmaca oynuyordu Atay'ı ortaya koyarak. Tüm herkes onun üstüne giderken keşke ben en başından beri onun yanında olsaydım, en başta karşısında duran bendim. Bir kez daha vurdum direksiyona önümde kimse olmasa da.

Evin önünde arabadan fırladım, kapıyı örtmemiş anahtarı almamıştım. Merdivenleri koşarak çıkarken Masalın neden hep anahtarı unuttuğunu anlıyordum, kafası başkasındaydı dikkati arabada olmuyordu hiç.

Kapıyı aralık gördüğümde durup derin bir nefes aldım, geç mi kalmıştım? Kapıyı sinirle itip duvara çarptığı sırada eve girdim. Bağırmak istiyordum neredesin diye ama onun yerine etrafa bakarak yürüdüm masaya doğru. Birisi yerde uzanıyordu, aklım gitti bir an Masal sandım. Ayı herifin ayağına vurdum ve yanından geçip yatak odasına mutfağa baktım. Aradım ama evde kafasını ovarak doğrulmaya çalışan adam dışında kimse yoktu. Yanına gidip yerdeki telefonu aldım, Masalın telefonu buradaydı şimdi nasıl bulacaktım onu?

"Böyle işin..." diye küfür ederek yüzünü ovan adama yumruğumu geçirdim. Yeniden sırt üstü yere uzandı. "S*ktiğimin evine ne zaman gelsem belamı buluyorum..." diye söyleniyordu.

Masalın telefonunu alıp aramalara baktım, en son benimle konuşmuştu. Onu bulmam lazımdı, abisini bulursam onu da bulurdum. Zaten en başından Uğura yakın olmak için Masala yanaşmamış mıydım? Şimdi polisten senelerdir kaçıp saklanan adamı nasıl bulacaktım? Şansım varken, evde olduğunu bilirken gelip boğazını kessem şimdi başıma dert olmayacaktı. Bunlar hep tereddüt ettiğim için olmuştu.

Şimdi tereddüt etmeyecektim, artık etmeyecektim.

Herifin üzerine çıkıp arka arkaya yumruklarımı geçirirken Masal'ı tehdit eden ağzına vurup, kırdım. Parmağını kıracağım mesajı alırsın demişti, bileğini tutup büktüğümde apartmanda yankılanan çığlığıyla birlikte bileğini bıraktım. O kıvranırken üzerinden kalktım yavaşça. Sinirden yer titriyor gibi hissediyordum ben yürürken. Rüzgar bile beni kızdırmadan yanımdan esip geçiyordu. Deli öfkeliydim. Sandalyeye tekme atıp devirdim, bunu evde bulur hırsız sanıp tutuklarlardı belki. Onu bırakıp koşarak merdivenlerden indim. Kendimi arabaya attığında kulaklığı takıp telefonu elime aldım.

"Tamer Masalı bulmamız lazım."

"Ne oluyor?" dedi hafif yükselen alçalan dalgalı sesiyle. İçmişti. İçiyordu. Alkol problemi vardı, kabul edemediği karşı koyamadığı problemi. Eğer yaşama tutunmak için bulduğu tek yol içmekse onu yargılamıyordum. Yargılayamıyordum.

"Masal yok ortada abisi bir yere götürdü. O şerefsizi bul hemen, peşinde biri yok muydu? Birini tak demiştim peşine."

"Bir dakika bir dakika! Ne demek Masal yok? Tamamen mi yok azıcık bile mi yok?" diye güldüğünde ağzımı açtım sinirle bağırmak küfür etmek için ama sesim çıkmadı, direksiyona yumruğumu arka arkaya geçirdim, bir daha bir daha. Sonra telefonu kızaran elime alıp cevabı uygulamaya yazdım. "Aptal Masalı bul dedim."

"Neden?" dedi dalgınca. Sinirlendiğimi anlayıp gülmeyi kesmişti.

"Ne demek neden? Sana Masal'ı bul diyorum. Duymuyor musun lan?"

RehinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin