4. Bölüm

21.5K 1K 81
                                    

Acı.

Boğazımdan yükselen kan tadı, damağıma ölümün rengine boyadığında, ensem ve bacaklarımda dinmek bilmeyen bir ağrı hissediyordum. Kirpiklerim, gözlerimin üzerine koyulmuş ağır yükler gibiydi. Birkaç defa gözlerimi aralamaya çalıştım, sonunda bunu başardığımda, buzlu camın arkasından olan bitenleri izliyormuşum gibi bulanık bir görüntüyle karşı karşıya kalmıştım.

Güçlükle nefes aldım, aldığım nefes göğüs kafesimi sızlattı ve kaşlarımı çatarak bakışlarımı tek bir noktaya sabitledim. Tavana.

Sağ yanağım çok kötü ağrıyordu. Dizlerimdeki kesiklerin yangınını her noktamda hissediyordum. Kemiklerim de aynı zamanda sızlıyordu ama yanağımdan fazla değildi.

Bilincim tamamen açıldığında çok yumuşak bir yatakta yattığımı fark ettim. Tertemiz bir yataktı, yastıkları yumuşacık ve mis gibi kokuyordu.

Gözlerimi kapatıp biraz daha uyumak istedim ama son yaşananlar aklıma akın edince bunu yapamadım.

Etrafa göz gezdirmeye başladım. Çok güzel bir odadaydım. Sabahın ilk ışıkları açık pencerenin tülünden içeri sızıyordu. Hava o kadar güzeldi ki yazın ortasında olmamıza rağmen esiyordu.

Olmamam gerektiği kadar sakindim. Korkutucu bir sakinlikte bu.

Evimde olduğumu varsaymak istedim, eski günlerde olduğu gibi annemin beni güzelce uyandırmasını ve sakin bir kahvaltı yaptığımızı düşünmek istedim.

Öyle olmadı.

Yavaşça yattığım yataktan doğruldum, o kadar hafif hareket ediyordum ki beni duymalarından korkuyordum sanki. Altımda gri, geniş bir eşofman vardı. Üstümde ise dünden kalma siyah, askılı yarım atletim.

Önümde bir boy aynası vardı, aynanın önüne geçip kendimi inceledim. Gözlerim önce elmacık kemiğime takıldı ve korkuyla büyüdü. Resmen morarmıştı!

Yanağımdan dolayı hafif şişen gözüm bir yana dudağımda küçük bir yara vardı. Muhtemelen o gece o adam vurduğu zaman patlamıştı.

Yeşil harelerim yavaşça omuzlarıma indiğinde hafif etli olan sol kolumda bariz belli bir morluk vardı. Onun dışında sol dirseğim yere vurmamdan ötürü biraz kanamış ve kabuk tutmuştu.

Avuç içlerim kesiklerle doluydu. Özellikle sol elim boydan boya kesikti. Arkamı dönüp sırtımı kontrol ettiğimde hiçbir hasar olmadığını gördüm.

Asıl sorun dizlerimdi çünkü dizlerim yanıyordu. Yavaşça eşofmanı sıyırıp onlara baktığımda sarılı olduklarını gördüm.

Hangi ara olmuştu bunlar?

Eşofmanın paçalarını geri serbest bıraktım. Gözlerim hafif aralıklı olan kapıya kaydı. İçeriden hiçbir ses gelmiyordu. Belki de daha uyanmamıştı veya çoktan gitmişti.

Bir evdeydim ama burası benim evim değildi.

Aralık olan kapıdan çıkıp çıkmamak arasında kalmıştım. Dün olanları hatırladıkça tüylerim diken diken oluyordu.

Önce korkak bir adım attım. Normalde hiçbir şeyi kolay kolay ciddiye almazdım ama şu an dizlerim titreyecek kadar tırsıyordum.

Sırtımı dikleştirip kapının önüne vardım. Şu an kapıyı açınca neyle karşılaşacağım belli bile değildi.

Yavaş, gerçekten çok yavaşça kapıyı araladım ve dışarı çıktım. O kadar büyük bir salon vardı ki karşımda gözlerim şaşkınlıkla açıldı.

Kollarım yana doğru düştü. Krem rengi koltuklar, kocaman bir televizyon, büyük tablolar ve saksıda koca ağaçlar...

Burası bir evden çok koca bir saraya benziyordu.

ASYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin