8. Bölüm

14.4K 786 79
                                    

Saat 2'ye gelirken ben sıkıntıyla Alp'e ne söyleyeceğimi düşünüyordum. Aynı zamanda da Egemen'e olan özlemimden çatlıyordum. Çok saçma gelebilir ama abilerime en yakın arkadaşımın erkek olduğunu söylemek açıkçası çekinmeme sebep oluyordu.

Acaba içerideki dört adam babam kadar anlayışlı mıydı?

Babamın Egemen'den haberi vardı, sadece çok fazla yakınlaşmamıza izin vermezdi. Onu çok severdi ve ailelerimizi de tanıştırmıştık. Annesi Seher teyze ve babası Metin amca beni kendi çocukları gibi çok severdi.

Zamanı daha fazla boşa harcamadan üstüme lacivert bir elbise giydim. Biraz dizlerimin altındaydı, henüz daha iyileşmemiş yaralarımın görünmesini istemiyordum.

Asıl sorun ise dudağımdaki yaraydı. Yanağımın şişliği inmiş sadece hafif yeşildi, onu da halledebilirdim.

Saçlarımı bolca köpükledim ve topuz yaptım. Zaten yağlı ve kabarıktı, bu topuz beni idare ederdi. En yakın zamanda banyo yapmalıydım...

Kenarda duran küçük valizimden kapatıcı ve allık çıkardım ve yüzümü biraz daha normal hale getirmeye çalıştım. Gerçi bu iki malzemeyle pek de yerine geldi sayılmaz ama eskisine göre çok daha iyiydim.

Siyah, küçük askılı çantamı taktım. İçine telefonumu ve dün bana verilen kartı koyduktan sonra son kez kendime göz attım.

Bok gibiydim!

Kesinlikle eski benden hiçbir şey kalmamıştı geriye.

Uzun bir banyoya ihtiyacım vardı, yaralarımın iyileşmesi için zamana ve benim de Egemen'e ihtiyacım vardı.

Bütün olumsuzlukları kafamdan def edip odadan çıktım. Çıkar çıkmaz da salonda oturan Alp ve Efken ile göz göze geldim. İkisi de şaşkınlıkla bana baktı.

"Benim bir yere gitmem lazım." dedim hızlıca. Umarım izin verirlerdi.

"Git tamam da..." Alp biraz duraksadı. Düşündü ve üstümü inceledi. "Kahvaltı yapmadın."

"Yolda simit alırım." Alamazdım bu arada üstümde hiç nakit yoktu.

"Nereye gideceksin?" diye sakince sordu Efken. "Nasıl gideceksin?"

Bunu düşünmemiştim. Otobüs veya taksi var mıydı acaba buralarda?

"Otobüsle." Ah evet, parayı da 700 bin liralık limiti olan kredi kartından çekecektim.

Efken ağzından alaycıl bir gülüş çıkardı. "Buradan otobüs geçmez. En yakın otobüs durağı da dokuz kilometre ilerde." Evin etrafını hiç düzgün incelememiştim, bırak etrafı incelemeyi ben hiç bizden başka ev de görememiltim yakınlarda.

"Yürürüm." dedim onları ikna etmek adına ama bu sadece alay konusu oldu.

"Etraftaki tilkiler de sana yoldaş olur."

"Tilki mi?" dedim şaşkınlıkla. Bodrum'da tilki mi olurdu?

"Tilki'den çok çakal olur durağa varana kadar kemiklerini bitirirler."

Umarım dışarı çıkmamam adına beni korkutmak için yapıyorlardır. Çünkü şu an çıkmaktan vazgeçmiştim.

Korkulu suratımı gören Alp koca bir kahkaha attı. "Senin arkanda 4 tane abin var ve sen hala otobüse binmekten mi bahsediyorsun? 5 dakika bekle üstümü giyineyim ben seni bırakırım."

Üstümden koca bir yük kalkmıştı. Ben rahat bir nefes almışken Alp koltuktan kalktı, odasına ilerlerken konuştu.

"Masanın üstünde taze poğaça var onlardan bir iki tane ye. Yemek yemeyi sürekli erteler hale geldin, canımı sıkıyor bu durum."

ASYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin