14. Bölüm

15.1K 913 145
                                    

Boğazımdaki yangın içten içe büyürken üşengeçliği bir kenara atmaya çalıştım. O kadar sıcaktı ki ev üstümdeki tişörtü çıkarmama rağmen yanıyordum. Halbuki gece vakti serin olur diye üstüme pike bile örtmüştü Alp.

Yavaşça yattığım yataktan kalktım. Aynı zamanda yanımda yatan Arın'ı uyandırmamaya dikkat ettim. Öyle çok susamıştım ki bütün şehrin suyunu kolaylıkla içebilirdim. Odadan çıkıp Alp ve Ege'nin yattığı odaya baktım. Onlar da mışıl mışıl uyuyordu.

Bir yerlere çarpmadan mutfağa girdim. Efken de salondaki geniş koltuğun üstünde yatıyordu. Bir an sadece yarım atletle kalktığım için utanmıştım. Bu kadar rahat olmamam gerekiyordu.

Tezgahın üstündeki bardağı doldurdum ve içtim. Su, bütün yangını söndürdü. Etraf karanlık olduğu için pek bir şeyi seçemiyordum, sadece salonda küçük bir gece lambası takılıydı. Onu da ben karanlığı sevmiyorum diye takmıştı Alp abim.

İçimdeki anlamsız kuşku ile arkama döndüm. Neden bu kadar rahatsız hissediyordum ki? Gece gece yine saçmaladığımı düşünüp mutfaktan çıkacakken birinin adımı fısıldamasıyla duraksadım.

"Asya." Bütün tüylerim şaha kalktı ve dondum kaldım. Öyle sessiz bir fısıldamaydı ki acaba kendi içimden mi geçiriyorum diye düşündüm ama hayır. İkinci kez ismimi duyunca yavaşça arkama döndüm. Lütfen sadece kabus olsun.

Kar maskeli bir insan, benden fazlasıyla uzun birisi. Elindeki deri eldivenleri ve iri yapısıyla hemen arkamda duruyordu. Korku zihnimi uyuşturmuştu. Öyle ki sadece bir an için kalbimin beni terk ettiğini düşündüm.

Çığlık atabilirdim ama ses tellerim düğüm olmuştu. Masanın üstünde meyve tabağının içindeki bıçağı alıp onu yaklaşmaması için tehdit edebilirdim ama ellerim tutacak gücünü yitirmişti. Arkamı dönüp kaçabilirdim ama ayaklarım saplanmıştı olduğu yere. Az önce su içtiğim bardağı yere atıp ses çıkarabilirdim, abilerim uyandırabilirdim lakin tek yapabildiğim korku dolu gözlerle bana doğru gelen adamı izlemek oldu. Sanki her hareketim aleyhime zarardı. Bedenimdeki kan birden çekildi ve beni zihinsel bir boşluğa sürükledi.

"Asya'm." Deri eldiveni açık saçlarımdan bir tutamı okşadı. "Bağırırsan güzel boynunu kesmem saliselerimi alır biricik kızım."

Biricik kızım.

Arın abimin sözleri doluştu zihnime. Gözlerim doldu, zihnim öyle çok karışmıştı ki kendi adımı hatırlamak bu kadar güçken Arın abimin sözleri yankılandı.

Ona babamın annemi öldürdüğünü, birinin mezarda birinin hapiste olduğunu söyleyeceğiz?

Bu adam o gün mağazada gördüğüm amcanın ta kendisiydi. Bana kıyafet sormuştu, kızının benimle yaşıt olduğunu söylemişti.

Ve lanet olsun ki onun kızı bendim.

"Sonunda tanıştık seninle." diye mırıldandım kaçan sesimin bir kısmını toplayıp. Ellerimin ve sesimin titremesine engel olamamıştım. Deli gibi korkuyordum ve cesaret gerektiren hiçbir hareketi yapamıyordum. Keşke şu an zaman donsaydı.

Maskenin altından gülümsedi. Gülümsemesi zehirliydi. "Çok zeki bir kızsın." Saçımdaki eli enseme indi. Midem bulansa da geri çekilmedim. Neyden korkuyordum? Anında boynumu kesmesinden mi yoksa evdekilere zarar vermesinden mi?

"Biliyorum." Derin bir nefes alıp ellerimi arkamda birleştirdim. Titreyerek fazlasıyla sinirimi bozuyorlardı. "Neden geldin?"

"Babanı görmek istersin diye düşündüm." Ukalaca güldü. Ne kadar da komik bir adamdı. Biraz eğildi ve benimle aynı boya düştü. Yeşil gözlerini karanlıkta seçtim. Yeşilden nefret ettim.

ASYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin