Hayatımdaki güven duygusunun yerini sorguladım. Güvendiğim insanları düşündüm. Güvenip ilerlediğim yolları gözden geçirim. Bütün bunları düşünmem bana sadece tek bir duyguyu hissettirdi: Hayal kırıklığı.
En büyük hayal kırıklığım babamdı. Beni en çok üzen de oydu ama ben onu hala seviyor ve geri geleceğine inanıyordum. Bu benim en zayıf noktamdı.
İkincisi ise annemdi. Annem benim sırdaşım, arkadaşım ve en büyük tesellimdi.
Hayatımın en büyük hayal kırıklıkları bunlardı. En güvendiğim insanlar tarafından bunu görüyordum.
Umarım Alp bu hale gelmez!
Uzanıyordum, on dakikadır ruhsuzca tavanı izliyordum. Üstüm açıktı çünkü çok terlemiştim, ensem sırılsıklamdı. Islanmış saçlarım alnıma yapışmıştı.
Bir yaz gecesi bu kadar sıcak olamaz ya.
Nasıl olduğunu anlayamadığım kilitlediğim kapı hiç hasar almamış bir şekilde sonuna kadar açık duruyordu.
Şaşırmamıştım.
Duvardaki dijital saat 23:47'yi gösteriyordu.
Doğum günümün bitmesine son 13 dakika.
O an uyuduğum ve zamanımı harcadığım için kendime kızdım. Acaba eski evime gitse miydim? Belki babam gelmiştir ve beni orada bekliyordur.
Saçma sapan düşüncelerin zihnimi doldurmasına izin vermedim ve ayağa kalktım. Salondan kısık da olsa konuşma sesi geliyordu. Az da olsa dedikleri anlaşılıyordu.
"Alp, Asya'nın bu kadar uykuya düşkün olması normal mi?" diye sordu Ege abim. Uykuma da göz dikmişlerdi!
"Evet, ben de fark ettim bu." diye atladı Efken. Şu an yüz ifadelerini çok merak ediyordum. "Sürekli bi uyku hali, dalgınlık."
Depresyon?
Alp'in sıkıntılı sesini duyduğumda kendimi sorguladım. "Bizimle konuşmuyor, bir sorun olduğunda anlatmıyor. Haklı aslında daha yeni tanıştık, henüz güvenmiyor veya çekiniyor olabilir." Hangisiydi benim duygularım? Güveniyor muydum onlara? "Belki de psikolojik bir baskı içinde tutuyordur kendini, düşünmemek için de sürekli uyuyordur ya da sadece ciddi anlamda depresyona girmiştir. Bilmiyorum, daha önce hiç kız kardeşim olmamıştı." Sesindeki anlamsız çaresizlik kötü hissettirmişti beni. Ben onlar için bir çıkmaz gibi miydim?
"E ne yapacağız. Kız gözümüzün önünde eriyor." Arın gerçekten bana acıyan gözlerle mi bakıyordu?
Daha fazla uzatmalarını istemedim, sessizce odadan çıktım ve uzaktan salona bakınca bütün herkesin orada olduğunu gördüm. Az önceki duyduklarımdan haberim yokmuş gibi gülümsedim.
Onları incelerken gözüm sehpanın üstündeki 5 hamburger kutusuna takıldı. Hiç açılmamıştı, yanında büyük kola şişesi ve kapalı büyük bir kutu daha vardı. Onun ne olduğuna anlam verememiştim.
"Asya?" Efken'in bana seslenişine hazırlıksız yakalanmıştım. "Gelsene buraya ne bekliyorsun?" Uzakta dikilmeme rağmen fark etmişti beni.
Küçük adımlarla salona girdim ve Alp'in yanına, dizlerimi karnıma çekerek oturdum. O benim yüzümü incelerken bakmadım.
"Kızım ne uykucu çıktın." dedi Arın koltuğundan kalkarak. "Biz seni tekrar uyumazsın sanıyorduk ama sen anında uyudun."
"Uykum vardı, yoruldum ve yattım." dedim tatlı bir sesle. "Dinlendim ama şu an uykum yok."
"Aç mısın?" Yavaşça Alp'e döndüm. Aç olmadığımı, yediğim zaman da kusacağımı söylersem abartılmayacak bir konuyu hastanede bitirirdi. Az çok tanımıştım onu. Konu sağlık ise tam bir işkolik!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASYA
ChickLitAbi kitapları kıtlığı çekiyorsanız doğru yerdesiniz. Sizden istediğim ana karakter olan kız ile empati kurmanız. Babasına olan düşkünlüğünü anlamanız. Bu kitapta önyargılı abiler yok, karışan bebekler yok. Alışılmış klasik abilerim hikayesi değildir...