ASYA 100 BİN!
(01.01.2024)3 Hafta sonra
Zehir gibi geçen 3 haftam en çok hırpalandığım haftamdı. Daha doğrusu bu ay benim için korkunç geçmişti. Günlerce abilerimin yüzüne gülüp geceleri odamda sessizce düşündüğüm bir haftaydı. Yorucuydu.
Tedaviler ve inanılmaz zorlu geçen krizlerim beni fazlasıyla hırpalamışken onlarca psikolog ile görüşme yapmıştım. Yetmemiş, krizlerim durdurulamaz boyuta geldiğinde de ilaçlar devreye girmişti.
Geçirdiğim haftalarda abilerimin hala nasıl bana katlandıklarını çok merak ediyordum. Bazen öyle krizlerim oluyordu ki herkesi canından bezdirdiğimi hatırlıyorum.
Bağırıp sadece ağlıyor ve aptal psikologların iğrenç tavsiyelerini dinliyordum. Hepsinin dediği tek şey zihnimi oyalamam gerektiğiydi. Malesef ki bunu uygulamak tekrar cenneti deli gibi isterken çok zordu. Bırak zihnimi oyalamayı kendi kontrolümü kaybetmişken nasıl beynimi oyalayabilirdim?
Abilerimle dışarıda balık yediğim günden sonra daha da zorlaşmıştı her şey. Kelimenin tam anlamıyla kendimi parçalayıncaya kadar ağlayıp kırıp döküyordum.
Bütün bu olanlara rağmen abilerimin hepsi bana çok sabırlı ve sevecen davranmışlardı. Özellikle Arın abim kriz zamanlarımda diğerlerine göre daha sabırlıydı, beni nasıl sakinleştireceğini çok iyi biliyordu.
Evde geçen korkunç üç haftadan sonra bugün silkelenmek istiyordum. Bugün benim günüm olsun istiyordum ve abilerimle zaman geçirmeliydim. Kendimi bu dört duvar arasından çıkarmalıydım.
Tek sorun abilerimim son 1 haftadır çok yoğun olmasıydı.
Günlerdir Alp abimle doğru düzgün sohbet edemiyordum. Akşamları yatmadan önce onu eve girerken görüyordum. Sabah erkenden çıkıp hastaneye gidiyordu, onu göremiyordum bile. Hastanede işleri öyle yoğundu ki eve geldiği zaman gözleri korkunç bir halde oluyordu. Alp abim gibi Ege abimle de çok az görüşüyorduk. O da üniversite sınavına girecek öğrencileri için ders veriyordu ve bana pek fazla zaman ayıramıyordu.
Akşam yemeğine bile zor yetişiyordu bazen Alp ve Ege abim. Çoğu zaman yetişemeseler de bugün bana söz vermişti Alp. Erken gelmeye çalışacaktı, hastaneden erken ayrılıp beraber film izleyecektik. Sabah evden çıkmadan önce söz vermişti. Alp sözünde durur.
Diğerleri gibi Arın abim de fazla çalışıyordu ama o hep akşam yemeğine yetişirdi. Sadece hepsi birden işlerine öyle yoğunlaşmışlardı ki bana zaman ayıramıyorlardı.
Günlerim Efken abimle evde geçiyordu ama ne yazık ki onunla da fazla bir konuşmam yoktu. Sürekli bilgisayar başında kod yazıp duruyordu. Yetiştirmesi gereken programlar varmış...
Eğer Alp abim sözünde durursa bugün erken gelecekti. Şu an saat öğleden sonra 3'e geliyordu ve tahminlerime göre en fazla iki saate evde olurdu. Tek dileğim eve erken gelmesi onunla biraz olsun zaman geçirmekti. Açık olmalıyım ki ciddi anlamda özlemiştim eğlendiğimiz zamanları.
Bazı günler gece yarısı geliyor ve öyle yorgun oluyordu ki ağzına tek lokma yemek almadan yatmaya gidiyordu. Bu beni fazlasıyla üzse de elimden hiçbir şey gelmiyordu. Keşke onu bu kadar yormasalar...
Oturduğum armut koltuk bana sıkıcı gelince ayağa kalkıp odada gezeledim. Kitaplarıma baktım, kıyafetlerimi inceledim, ayakkabılarımı denedim. Her kızın isteyeceği bir odaydı, çok zarif ve pespembeydi oda.
Ama şu an sadece Alp abimi istiyordum.
Onunla vakit geçirmek, biraz olsun konuşmak ve gülmeyi özlemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASYA
ChickLitAbi kitapları kıtlığı çekiyorsanız doğru yerdesiniz. Sizden istediğim ana karakter olan kız ile empati kurmanız. Babasına olan düşkünlüğünü anlamanız. Bu kitapta önyargılı abiler yok, karışan bebekler yok. Alışılmış klasik abilerim hikayesi değildir...