"Bak buradan tabana bir dikme indiriyoruz." Geometri anlatmayı çok seviyordum. "2 tane üçgen oluştu gördün mü? Şimdi bu üçgenlerin iç açılarını bulabiliriz." Geometriyi her şeyden çok seviyordum. "ABC üçgeni 40 40 100 oldu." Kalemi masaya koydum ve kağıda odak bakan Giray'a baktım. "Anladın mı?"
Tedirgin bir biçimde gülümsedi. "Anladım sanırım." Sonra sırıttı. "Evet anladım."
Derin bir nefes alarak arkama yaslandım. "Anlamasaydın döverdim bu arada." diye bir itirafta bulundum.
"Geometrinin bu kadar zor olması benim suçum değil."
Gözlerimi devirdim. "Geometri zor değil sadece sen çok ön yargılısın." diye bilmiş bilmiş konuştum. "Başka var mı sorun?"
"Var ama ben biraz daha geometri çalışırsam rüyamda görmeye başlarım." Kitabı kapattı. "Bana bugünlük üçgen yeter." Kahvemden biraz içtim. Tam 1 saattir Giray ile kafeteryada geometri çalışıyorduk.
"Kahve için teşekkürler." dedim elimdeki bardağı kaldırıp.
"Asıl zor zorular için ben teşekkür ederim." Güldüm ve başımı salladım. Sınavlara 4 gün kala it gibi ders çalışıyorduk ve sanırım yetişmeyecekti.
Çok fena hırs yapmıştım, kesinlikle bir nedeni yoktu ama ben sadece en iyi olmayı istiyordum. Kötü olan ise Miraç'ın geometrisi benden çok daha iyiydi... Neyse ki matematiğimin o çocuktan iyi olduğunu biliyordum bu yüzden fazla strese gerek yoktu.
"Benim resim sınıfında boyalarım kaldı onları almam lazım. Sonra sınıfta görüşürüz." O ayağa kalktığında ben biraz oturup dinlenmek istedim.
"Görüşürüz."
Sadece 4 gün önce dişimin ağrısından ölürken çok zaman kaybetmiştim. Daha fazla ders çalışmam gerekirken ben salak gibi ağlayarak vakit kaybetmiştim. Keşke biraz da oturup biyoloji çalışsaymışım çünkü tamamen ezber olan bir dersten nefret ederdim. Ben her zaman bir şeyleri ezberlemekten nefret ederdim zaten.
"Yanağına ne oldu?" Kesinlikle dibimde Miraç'ı beklemiyordum. Elim yanağıma gitti çok da şiş olmaması gerekiyordu. "Gerçi şu an biraz daha iyi durumda ama salı günü okula geldiğinde fazlasıyla şişti."
Yavşak Miraç
Okulun başından beri gözlemliyordum onu. Bir tek onun değil herkesi gözlemliyordu ama Miraç benim gözümde çok karışık bir profile sahipti. Hem okuldaki bütün güzel kızlarla takılıp hem de derslerinde çok başarılıydı. Aynı anda hem yavşaklık yapıp hem de ders çalışmayı nasıl başarıyordu?
"Ufak bir sorun." İzin bile istemeden Giray'ın kalktığı yere oturdu. Of Giray keşke seninle beraber gelseydim resim sınıfına.
"Baya ufakmış." dedi gülerek.
"Sen niye geldin?" dedim bir an önce gitmesini isterken. Bu çocuğa asla ısınamayacaktım.
"Belki bana da geometri anlatırsın."
İstemeden güldüm. "Çok beklersin."
"Neden? Yoksa geometrin kötü mü?" dedi sahtekar bir üzüntüyle
Şu an önümdeki geometri kitabını Miraç'ın yüzüne geçirsem ne olur? "Geometrim falan kötü değil Miraç." dedim bastıra bastıra.
Ama o bu sinirli halimden zevk bile almıştı. "Ama derslerde senin yapamadığın soruları hep ben yapıyorum."
Kendimi sakin tuttum. "Sen sadece geometride benden bir tık iyisin." dedim işaret ve baş parmağımı küçük bir aralıkta gösterip. "Ben ise diğer bütün derslerde senden katlarca daha iyiyim Miraç." Kimseyi başarımla ezmezdim ama bu çocuğu öldüresim bile vardı. Dersteki gıcıklıklarına dayanamıyordum artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASYA
ChickLitAbi kitapları kıtlığı çekiyorsanız doğru yerdesiniz. Sizden istediğim ana karakter olan kız ile empati kurmanız. Babasına olan düşkünlüğünü anlamanız. Bu kitapta önyargılı abiler yok, karışan bebekler yok. Alışılmış klasik abilerim hikayesi değildir...