21. Bölüm

10.9K 609 157
                                    

ASYA 200 BİN!

17.03.2024

.
.
.
.
.
.

Dikkatle takip ettim hareketlerini, ilaç kutularından çıkardığı hapları uzaktan ama bir o kadar da detaylı inceledim. Bir şeyler konuşuyordu umurumda bile değildi, tek odağım önümdeki masada duran 7 küçük ilaçtı.

"Ne için bunlar?" dedim durgun bir şekilde. Biz bu hallere düşecek kız mıydık Asya?

Gözlerinde anlam veremediğim bir duyguyla bana baktı. Ya da ben anlam vermek istemedim.

Eline kırmızı ve turuncu renkli iki hap aldı. "Bunlar senin hastalığın için." dedi şefkatle. Kafamı yavaşça salladım. Bu ilaçları hatırlıyordum, içmek için annemle savaş vermiştim resmen. Elindekileri masaya koyup başka dörtlüyü aldı. "Bunlar vitaminler." Hepsi beyazdı. Son olarak masada tek kalan pembeyi işaret etti. "O ise iştah arttırıcı."

"Tamam." dedim kısa kesmeye çalışarak. Olabildiğince yüzüne bakmamaya çalıştım, henüz arabadaki korkunç yeşilleri görmeye hazır değildim. "İçerim az sonra."

Küçük hapları kenara ittirdim, resmimin son detaylarını eklemek için Alp'i yok sayarak başka tarafa dönmüştüm ki sandalyem aniden döndürüldü. Artık koyulaşmış yeşillerle bakışıyordum.

"Küs müsün bana?" dedi kısık sesle. "Düzgün konuşmayacak mısın benimle?" Kaşlarımı sonuna kadar çattım ve kafamı sağa sola salladım yavaşça. Sen, sana ihtiyacım olduğu anda senden korkmamı istedin. Ve daha da önemlisi ben senin, kötü anımda bağıracağın birisi değilim.

"Tamam, anladım çok kırılmışsın bana." Cebinden ufak bir paket çıkardı ve bana uzattı. "Elbette bir çikolata beni affetmen için bir sebep değil ama en azından konuş benimle." Kırmızı paketli çikolataya baktım, çok severdim. Aklıma Alp ile bu evdeki ilk konuşmam geldi, o zaman da bana bu çikolatadan almıştı. "Sen susunca içimdeki çocuklar kaybolmuş gibi hissediyorum."

Şaşkınca baktım. "Çocuklar mı?" dedim anlam veremezce.

Kafasını salladı. "Evet, sen konuşunca cıvıl cıvıllar. Her tarafa gülüp beni mutlu ediyorlar." Kaşlarım artık çatılmaktan başımı ağrıtıyordu. "Ama sen benimle konuşmayı kesince çocukların hepsi üzülüp köşeye çekiliyorlar."

Bu sefer kafasını sallayan bendim. "Kalbimi kırdın." dedim sessizce. "Beni dinlemeden bana kızdın."

"Biliyorum, üzgünüm." Önümde biraz daha yaklaştı. "Özür dilerim. O an ateşin çok fazlaydı ve sen hastaneye gitmemek için inat ediyordun." Sesindeki sakinlik yüreğimi yumuşattı. Sanırım yelkenleri indiriyorum. "Özür dilerim, asla bağırmamalıydım ama sana bir şey oldu düşüncesi kafayı yememe sebep oldu. Sorunlarını gelip bize anlatmıyorsun, sana nasıl yardımcı olabileceğimi bilmiyorum. O an kız kardeşime nasıl davranacağımı bilemedim ve bağırdım."

"Bir daha böyle yaparsan hep küserim seninle." Ruhumun çocuk dolu tarafı daha ağır bastı.

Küçük ama buruk bir gülümsemeyle karşılık verdi. "Bir daha sana asla bağırmayacağım." Gözlerime güven vermek ister gibi baktığında bütün yelkenlerimi suya indirip sıkıca boynuna sarıldım.

"Sana bu hastalığı söylemem gerekir mi bilemedim, babamla geçen aylarım daha ağrısız ve çekilirdi." dedim kafamı boynuna gömdüğüm için boğuk çıkan sesimle.

"Çünkü o zamanlar sağlıklı besleniyordun, bedenin için gerekli vitaminler ağrılarını hafifletiyordu." Boynumu öptüğünde huylandım. Geri çekildi ve ellerimdeki morarmış izleri öptü tek tek.

ASYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin