Hayatımda tam olarak kaç kez kriz geçirmiştim? Bir ortaokulda geçirdiğim ufak çaplı krizi hatırlıyordum, ufak çaplı dediğime bakmayın nefes alamayarak bayılmıştım ve gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Başka hiçbir şekilde kendimi bu kadar yıpratmamıştım. Şu an çok daha farklıydı. Kendi boğazımı sıkıp aynı zamanda da nefes almaya çalışıyordum. Bu çelişki beni sadece yıpratmadı, parçaladı.
Bütün her yerim tir tir titriyordu. Durdurulamayacak bir kaos vardı bedenimde. Midem yanıyor ve o yangın ne kadar ağlarsam ağlayayım sönmüyordu. Sanki ağlamak bütün sorunlarıma çareymiş gibi davranıyordum.
Evrene yanlış mesaj gönderdik Asya! Babamı istiyorum derken bunca yıldır yanında yaşadığımızdan bahsetmeliydik katil olandan değil!
"Asya kalk dedim sana!" diye tekrar bağırdı. Kabus gibiydi, her şey kabus gibiydi. "Ağlamayı kes ve kalk hemen." Sesi banyonun duvarlarına çarparak yankılandı.
Çok kolaydı sanki orospu çocuğu.
Benden bir hareket alamayınca ağrıyan bileğime yapışıp beni yerden kaldırdı. Attığım çığlıkları ve yalvarışları normal bir insan duysa kahrolurdu.
Kelimenin tam anlamıyla duşakabine fırlattı beni. Omzumu nereye geçirmiştim bilmiyordum ama felaket ağrıyordu. Titreyen ellerimi kıyafetlerimi çıkarmasın diye üstüme bastırdım. Keşke şu an zaman dursaydı, nefes almak daha kolay olsaydı ve Alp şimdi gelip beni bu lanet evden alsaydı.Aniden tenime temas eden buz gibi su ile bütün sesim kesildi ve dondum. Yaz sıcağında olmamıza rağmen bu su beni üşütecek kadar soğuktu. Elimi duş musluğuna götüreceğim sırada sertçe tuttu ve buna engel oldu.
"Kapat şu suyu." diye yalvardım. Artık ağlayamıyordum da. Sadece boş boş hıçkırıyordum. "Buz gibi bu su." Bileğimi sertçe çekip kurtardım. Dayanamıyordum artık bütün bunlara. Yüzüme yapışan saçları ittirdim. Zar zor dudaklarımı aralayıp nefes almak sonradan gelmişti aklıma. İyi yönden bakmam gerekirse üstümü çıkarmamıştı.
"Su soğuk değil aptal." dedi sinirle. "Sen şoktasın." Sanki inatmış gibi daha da yüzüme tuttu suyu. Ellerimle bunu ne kadar engellemeye çalışsam da titremelerime hakim olamıyorum.
Dayan Asya. Sen buradan canlı çıkacaksın, eve gideceksin. Alp'e ve abilerine kavuşacaksın.
Boşta olan eli belimden sert denmeyecek ama nazik de olamayan bir şekilde kavradı ve hangi ara aldığını bilmediğim havluyu omuzlarıma sardı. "Kurulan, kıyafet getireceğim sana." diyerek banyodan çıktı. Dizlerim beni taşımakta zorlanıyordu, açlık ve bütün bu olanlar bir araya gelince iyice kendimi kaybediyordum.
Az önce dinen yaşlarım şimdi tekrar akmaya başlamıştı. Burada kaldıkça deliriyordum. Bir katilin evinde durdukça zihnim beni çıldırtıyordu. Her an öldürüleceğim korkusuyla durmak akıl sağlığımı korumama yardımcı olmuyordu!
Çok değil, tam beş dakika sonra elinde kıyafet ve iç çamaşırlarıyla banyoya girdi. Klozetin üstüne bıraktı. "Kendin giyebilir misin?" dedi az önce bağırarak banyoyu inleten ama şu an gayet sakin olan adam.
Kafamı salladım hızlıca. Pek emin olmuş gibi görünmese de dışarı çıktığında derin bir nefes aldım. Kıyafetleri elime aldım.
Pembe bluza takıldı gözlerim. O gün mağazada bana sorduğu kıyafet. Bütün parçalar teker teker yerine oturdu. Sonra da siyah eşofmanı gördüm. Mağazada kolunda görmüştüm bu siyah eşofmanı.
Ah Asya. Sapık adam hep peşindeymiş be kızım.
Ağlaya ağlaya giydim kıyafetleri, bugünü hayatım boyunca asla unutmayacaktım. Islak saçlarımı havluyla olabildiğince kuruttum. İlk girdiğimde inceleme fırsatım olmamıştı ama burası da tıpkı yatak odası gibi tertemizdi. Bembeyaz mermerler yeni silinmiş gibiydi. Evin bütün odaları pislikten durulmaz haldeyken neden yatak odası ve banyo tertemizdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASYA
ChickLitAbi kitapları kıtlığı çekiyorsanız doğru yerdesiniz. Sizden istediğim ana karakter olan kız ile empati kurmanız. Babasına olan düşkünlüğünü anlamanız. Bu kitapta önyargılı abiler yok, karışan bebekler yok. Alışılmış klasik abilerim hikayesi değildir...