2Hafta Sonra
Ellerimin toprağını çırpıp gururla baktım diktiğim çiçeklere. Her birini ayrı ayrı özenerek dikmiştim. Aralarında en sevdiğim pembe karanfillerdi, sonra da beyaz kasımpatı. Eylül ayının verdiği serinlik ile daha da çoğalacaklarını umuyordum.
Ege ve Efken abim benim için arka bahçeyi çiçek dikilebilir hale getirmişlerdi, ben sadece ufak bir alanı dikerim diye düşünürken neredeyse 10 araba genişliğinde bir yeri bana çiçek dikmem için ayırdılar.
Son 3 gündür çiçeklerim için uğraşıyordum. Resmen ilaç gibiydiler, her gördüğümde sevinip daha fazla ekmek istiyordum.
Öğlen saatlerinde olmamıza rağmen hava kapalıydı, muhtemelen sonbaharın ilk yağmuru bu akşam yağacaktı. Çiçeklerim mis gibi olacaktı.
En başta diktiğim turuncu, kırmızı ve mor menekşelere baktım. Menekşeyi severdim ama hemen ölüyordu, çok dayanıksız bitkilerdi. Menekşelerden sonraki sıralarda rengarenk papatyalar, sümbüller, nergisler, begonyalar ve dahliyaya baktım. Hepsi benim için çok güzeldi ama aralarındaki tek çiçek benim için çok daha farklıydı.
Unutmabeni çiçeği.
Eski evimin her tarafında vardı, kendi ellerimle ekmiştim hepsini. Pembe aşkıma rağmen en çok mavi dikmiştim. Acaba çiçeklerim hala yaşıyor mudur?
"Asya." Alp abimin dibime gelip seslenmesini beklemediğimden dolayı irkilmiştim. "Çiçeklerin çok güzel olmuşlar." O da tıpkı benim gibi hayranlıkla baktı.
"Değil mi?" diye sordum hevesle. "Hepsi ayrı güzel."
Üstünün çamur olmasını umursamadan toprağa, yanıma oturdu. Alnımı nazikçe öptüğünde gülerek omzuna yaslandım.
"Sabahtan beri çiçeklerinle uğraşıyorsun, saat üç oldu acıkmadın mı abicim?" Sesi çok huzurlu gelmişti. Sanki şu an bir rüyada gibiydim.
"Acıktım. Birazdan geçecektim zaten içeri, son kalan çiçekleri de dikmek istedim." Tırnaklarımın içine hep toprak dolmuştu ve rahatsız ediyordu. Biraz duraksadım ve Alp'e baktım. "Abi Arın abim ne zaman gelecek?"
Evet, ne zaman geleceğini soruyordum çünkü onu en son 2 hafta önce yatta görmüştüm. O geceden sonra hiç görmedim, ne zaman abilerime sorsam da bana doğru düzgün cevaplar vermiyorlardı.
"Bilmem." dedi bu sefer dürüst bir şekilde. "Ne zaman içindeki siniri söküp atarsa o zaman gelecek." Hüzünlü bir ifadeyle çiçeklerime baktım. Arın abimi çok özlemiştim.
"Neden kavga ettiler?" diye sordum. Belki üstüme vazife değildi ama merak ediyordum.
Küçük bir gülümsemeyle bana baktı, işaret parmağını burnuma yavaşça vurdu. "Senin düşünmen gereken şeyler değil bunlar güzelim." Ayağa kalktı ve üstünü silkeledi. "Ellerini yıka gel yemek yiyelim. Sonra kurabiye yapalım, seninle kurabiye date yapmak istiyorum."
Kaşlarımı kaldırdım. "Kurabiye date?" Güldüm. "Tamam yaparız, geliyorum 10 dakikaya."
🤍
Arın abimsiz yemek masası bile sıkıcıydı. Bunu iki haftada çok net fark etmiştim. Gözüm sürekli onun oturduğu sandalyeye kayıyordu, şu an oranın boş değil de abimin olması gerekiyordu. Nerede benim yeşil gözlü şövalyem?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASYA
ChickLitAbi kitapları kıtlığı çekiyorsanız doğru yerdesiniz. Sizden istediğim ana karakter olan kız ile empati kurmanız. Babasına olan düşkünlüğünü anlamanız. Bu kitapta önyargılı abiler yok, karışan bebekler yok. Alışılmış klasik abilerim hikayesi değildir...