Işıklar kapalı, bu sefer korkmuyorum çünkü Ege abim bilerek kapattı. İçeriden Alp ve Arın'ın elektrikler gitti sandıklarını duyabiliyorum. Dışarıdaki soğuk fırtınadan dolayı gitti diye düşünüyorlar.
"Hadi abi yak şu mumu." diye söylendim sabırsızca. Şimdi doğum günü çocuklarından birisi mutfağa gelir de süpriz bozulur diye korkuyordum.
Efken sinirle çakmağı salladı. "Çakmak yanmıyor Asya." dedi tatlı bir telaşla. Çakmak da yanmamaya yeminliymiş gibiydi. Bir türlü mumları yakmıyordu.
Ege abim oflayarak Efken'e cebinden çıkarıp para uzatınca ikimiz de çatık kaşlarla ona baktık. Şu an gidip yeni çakmak almamızı mı istiyordu? Ne için bu para?
Efken şaşkınca "Bu ne?" dedi. Anlam veremedim tuttuğu 200'lük kağıda. Parayla mı yakacağız mumları? Abim ısrarla parayı uzatmaya devam edince kendini salak gibi hissettim.
Ege cebinden tekrar ikiyüzlük çıkarıp uzattı. "Çakmak yanmıyor dedin." dedi açıklama olarak da.
Efken elini alnına sertçe vurdu. "Geri zekalı çakmak gerçekten yanmıyor!" O an o kadar komiğime gitti ki gülemedim ve garip bir ses çıktı ağzımdan. Efken para falan istemiyordu ki mumları yakmak için. Alemsin Ege.
Kafamı onaylamazca salladım ve mumlardan birisini söküp ocağın ateşiyle yaktım. Bunlar bu kafayla nasıl bu yaşa gelmiş sorguladım. Son dakika bir çakmak yüzünden bütün plan mahvolursa evi ateşe verip öyle yakardım mumları
"Aaa" dedi ikisi de aynı anda. Sanki bir şey icat etmişim gibi şaşırdılar. Elimdeki mumu diğer mumlara değidirip hepsini yakınca gülümsedim.
İçeriden Arın'ın sesini duydum. Efken'e sesleniyordu. "Efken, Asya sizin yanınızda değil mi? Korkar o karanlıktan." İstese bana da seslenebilirdi evin içinden ama o Efken'lerin yanında olduğumu düşünmüştü direkt.
Yiaaa
Yiaaaaaaaa
Senin canını yerim bir tanecik abim.
Efken bana bakarak içeriye seslendi. "Evet burada." Gülümsedi. "Geliyoruz şimdi." O geliyoruz deyince heyecanlandım.
Aklıma gelen şeyle ben de içeriye seslendim. "Abi Zeytin orada mı?" Zaten siyah bir kediydi bir de gece gece kuyruğuna falan basarsam önümüzdeki 10 yıl boyunca vicdan azabından kıvranırdım.
Arın ağzının içinden söylendi ama net duyamadım. Sonra hepimizin anlayacağı şekilde verdi cevabını. "Burada Asya, yaramazlık yapıyor." Canım Zeytin'im, sonunda yaramazlık yaparken görebileceğim seni.
Pastanın altındaki tabaktan tutup dikkatlice mutfaktan çıktım. Yüzümdeki eşsiz gülümseme dudağımın içindeki dikişleri acıtsa da silinmedi. Şu an çok değerli bir an. 16 yıl sonra ilk defa öz abimle beraber doğum gününü kutlayacaktım.
Salonun eşiğinden geçerken en sevdiğim melodiyi mırıldandım. "İyi ki doğdun abi, iyi ki varsın abii."
İkisi de ilk başta mumun ışığından görebildiğim kadarıyla şaşırdı ve birbirlerine baktılar. Daha saflar bugünün doğum günleri olduklarından haberleri yoktu. İkisi de günün stresine kapılıp gitmişti ve bugün akşama kadar asla hatırlamamışlar.
İlk Arın attı üstünden şaşkınlığını. "Bugün günlerden ne?" dedi hayretle.
Hemen arkamdan Ege "9 Aralık." dedi. "Siz iki veledin bugün doğum günü."
Arın ve Alp biraz daha aval aval pastaya bakarlarsa mumlar sönmeden ben üfleyecektim. Kendi özel günlerini bile unutacak kadar yoğun olmalarından nefret ediyorum. Keşke onların işlerini biraz olsun hafifletebilseydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASYA
ChickLitAbi kitapları kıtlığı çekiyorsanız doğru yerdesiniz. Sizden istediğim ana karakter olan kız ile empati kurmanız. Babasına olan düşkünlüğünü anlamanız. Bu kitapta önyargılı abiler yok, karışan bebekler yok. Alışılmış klasik abilerim hikayesi değildir...