45. Bölüm

5.2K 472 132
                                    

Kedi?

Dört ayaklı kedi?

Dört ayaklı kara kedi?

Evin içinde dört ayaklı kara kedi?

Abilerimin olduğu evin içinde dört ayaklı kara kedi?

Nasıl?

"Kedi?" Bakışlarım kedinin üstünde dolaştı. Öyle sakin öyle uslu bir kediydi ki Alp'in kucağında rahat rahat uyuyordu. Ben az önce onun yanına oturamazken kedi nasıl olur da abimin avuçlarının içinde uyurdu?

İçimdeki anlamsız kıskançlığı daha sonra abimden çıkaracaktım. Şu an eve alınan kara kediyi sevmek istiyordum. Sakince abimin yanına yaklaştım, elimdeki ilaç kutusunu sehpaya bıraktım ve işaret parmağımla uzaktan kediye dokundum. Canlıydı bu hayvan. Eve canlı kedi almışlar!

Boynunda pembe bir tasma vardı, etiket kısmı boştu henüz isim verilmemişti. Belki 4 aylık ya da 5 aylık olabilir, daha küçüktü. Tüyleri resmen ışıl ışıl parlıyordu. Hangi highlighterı kullandın be?

Arın'a dönüp baktım. Eve gerçekten kedi alınmasına izin vermiş miydi? Onu tam olarak ikna ettiğimi bile hatırlamıyorum. Hem Alp abim de istemiyordu bir kedi almayı nasıl ikna oldular? "Kedi almışsınız." diye mutlulukla konuştum. Sesim biraz yüksek çıktığı için kedi korkmuştu. "Üstelik canlı kedi!"

Bir kez daha işaret parmağımla kuyruğuna dokununca küçük çocuklar gibi zıpladım. Bana kedi almışlar!

"Allah'ım sevince bak." Ege abim yanıma geldi ve diz çöktü. Bir elini belime dolayıp sarıldığında ben de sevinçten ona sarıldım. "Bu kadar mutlu olacağını tahmin bile edemezdim."

"Abi nasıl mutlu olmam?" Hayretle baktım ona. "Ben hep kedi istiyordum ama sizi ikna edemiyordum!" Bu sefer elimi uzatıp kafasını sevince kedi de karşılık olarak başını kaldırdı ve elime süründü. Yumuşacık tüylerinin tenimle teması bütün negatif enerjiyi aldı götürdü benden.

Alp abim kediyi bana uzattı, canını acıtmamaya fazlaca özen göstererek kediyi kucağına aldım. Öpmek için dudaklarıma götürünce Arın'ın uyarısıyla durdum.

Yerinde hızlıca doğruldu. "Hayır sakın!" dedi sertçe. "Aşıları tam değil ayrıca tüyü ağzına kaçar." Eski babam da hep böyle söyler ve öpmeme izin vermezdi. Arın'ı dinledim ve öpmedim. Arın abim olmadığı yerde mıncıracaktım bu kediyi.

"Adını ne koymak istersin?" dedi Efken.

Biraz düşündüm. Yemyeşil gözleri beni ürküttü ama yine de bakılası bir güzelliğe sahipti.

"Bu kız mı erkek mi?" diye sordum. Sanırım kendim bakmaya utanırdım.

"Dişi, çiçeğim."

Boncuk boncuk olan gözlerine baktıkça aklıma zeytin geldi. "Abi zeytin olabilir mi?"

Arın abim güldü ve yanağımı öptü. "Sen ne istersen o olsun."

Simsiyah zeytin. Öyle bir siyahtı ki bu hem parlıyor hem de kömür gibiydi. Arada gözlerini açıyor, melül melül bakıyor ve geri kapatıyordu.

Kediyi sakince koltuğa bıraktım ve Alp abimin boynuna atladım. "Teşekkür ederim!" dedim kocaman bir mutlukla. Bana sabah bahsettiği süpriz bir kediydi. Aklımın ucundan bile geçmemişti kedi almaları. "Beni çok mutlu ettin abi." Gece gece sevgiden patlayabilirdim.

Bu sefer beni geri çekileyim diye uyarmadı, boynumla çenemin bitiş noktasını sıcacık dudaklarını bastırdığında işte bu sefer ateşinin çıktığını anladım.

ASYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin