31. Bölüm

6.5K 426 126
                                    

Karnıma biraz daha bastırdım ve hafif bir gülümsemeyle Alp abimin kapısının önünde belirdim. Saat gecenin biriydi. Lütfen uyanık olsun.

Açık olan kapıdan bilgisayara bakan bir Alp görünce sevinçten gülümsedim. Birkaç kitap vardı önünde ve sayfaları karıştırarak bilgisayarda yazı yazıyordu.

"Abicim." diye mırıldandım. Abim beni uyanık beklemediği için hızla bana baktı.

"Güzelim?" Çatık kaşlarının altındaki koyu yeşilleri ilk başta bedenimde gezindi. Sonra karnımda duran elimi görünce geri yüzüme odaklandı. "Gel güzelim."

Sırıta sırıta gittim yanına, sıcacık boynuna gömünce kafamı yeni tıraş olduğunu anladım. Ne de güzel kokuyordu losyonu. Erkeklerin cildi niye bizimkinden pürüzsüz?

"Çok güzel kokuyorsun." dedim açık açık. Hoş gülüşü kulaklarıma doldu.

Geri çekildi ve tek gözünü kırptı. "Ne oldu sen niye bu saatte uyanıksın?"

"E tatil." diye kısa bir açıklamada bulundum. Sınavlardan sonra 1 hafta da olsa tatile girmiştik. Resmen o kadar iyi gelmişti ki sabahları erkenden uyanmak zorunda kalmıyordum artık.

"Tatil diye uyku düzenini mi bozmayı düşünüyorsun?" dedi hafif kızgın bir sesle.

Gülerek kafamı olumlu anlamda salladığımda gözlerini büyüttü ve belimden yakalayıp yatağa hızlı bir şekilde yatırdı beni. "Demek uyku düzenini bozmayı düşünüyorsun?" Kıkırdamamak için kendimi zor tuttum çünkü diğer abilerim uyuyordu. Eli belimde biraz hareketlenince tikimle de oynamış oldu ve küçük kıkırdamalarımı durduramayarak kaçmaya çalıştım.

"Abi dur çok gıdıklanıyorum." Emindim yüzüm gülmekten kırmızı bile olmuştu.

Yanaklarımı öpmek için eğildiğinde resmen sevgi patlaması yaşıyordum. Ellerimle onu engellemek için boynuna bastırıp ittirmeyi düşünüyordum ama o erken davranıp tek eliyle bileklerimi yakalamıştı ve göğsüme bastırarak beni sıkıştırmıştı.

"Abi." Devamını getiremedim gülmekten. Biraz daha öperek gıdıklarsa çatlayacaktım ben. "Abi dur."

Son kez omzumu ısırıp yüzüme bakınca acıyan omzumu ovuyordu aynı zamanda. Hem acıtıyor hem seviyor. "Niye durayım niye?" dedi bütün dişlerini gösterip. "Canım tatlı çekmişti çok güzel oldu." Bir kez daha yanağımdan öptü ama bunu resmen beni yatakla arasına alıp tost yaparak öpmüştü.

"Ben yiyecek değilim." diye itiraz ettim hemen. Gözlerini kocaman açarak bana bakınca kıkırdayarak doğruldum ve ayağıma birkaç tane kitabın değmesiyle merakla onlara baktım. Hepsi fazlasıyla kalın kitaplardı. Kim bunları okumak için uğraşırdı ki?"

"Bu ne?" diyerek elimi bir kitaba attım ve üstündeki yazıyı okudum. "Anatomi."

Beni tekrarladı. "Anatomi." Kitapta birkaç sayfa değiştirdi ve bir yer açınca orayı inceledim.

Bunlar şaka mı?

"Abi bu ne?" dedim hayretler içinde.

Güldüğünü duydum. "Sadece el bileğinin anatomisi." O benim dışımda çok sakindi.

Küçücük yazılar ve rengârenk çizgili şekiller vardı. Hepsi o kadar detaylıydı ki en ufak bir damarın yanında bile kocaman paragraflar yer alıyordu. "Bunların hepsini ezberliyor musunuz?" diye sordum transtan çıkıp.

"Hm hmm." Mırıltısına gülmek istedim. Elimi sakince kaldırdı ve inceledi. Parmağıyla hayali yuvarlaklar çizdi tenimde. "Bak burası retinaculum musculorum flexorum."

ASYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin