Bu kitabı yazarken kendimden tamamen kopmuş, başka bir evrende hissediyorum. Öyle ki bu evren beni bütün kötülüklerden, zararlardan ve yalanlardan uzak tutuyormuş gibi.
Asya ve abileri bir resim ve kendimi de o resmi korumaya adamış bir çerçeve gibi hissediyorum. Sadece düşüncelerimi açıklamak istedim 🙃
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.Gelen üşümeyle açtım gözlerimi. Evin sıcacık olmasına rağmen üstümde sutyenden başka bir şey olmadığı için üşümüştüm.
Kazağımı giymek istemiyordum, tenime değen her şey canımı yakıyordu.
"Abi." diye fısıldadım yanımda hangi abimin olduğunu hatırlayamadan. Gece ben kimsenin yanına gitmemiştim.
Ama Arın kıyamayıp yanıma gelmişti.
Hareket ettikçe sızladı göğsüm. Orospu Miraç ellerin kopsun.
Arın'ın hareketlendiğini hissettim. "Asya'm ne oldu?" Gözleri göğsümün üstündeki elime kaydı. "Yanlışlıkla yarana mı dokundum?"
Kafamı salladım. "Sen bir şey yapmadın. Sadece hareket edince ağrıyor." Dirseklerimin üzerinde dikleştim ve yeni doğan güneşin ışığıyla göğsüme baktım. Yeşil ve morun daha da büyük olduğu tenim ilk başta beni korkuttu. "Bu normal mi?" diye fısıldadım korkuyla. Bir avuç büyüklüğüne ulaşmıştı çürükler.
Abim hızla yerinden doğruldu. Aynı korkuyu onun da gözlerinde gördüm, dokunmak istedi ama buna cesaret edemedi. "Bekle burada Alp'i çağırayım."
Arın abim ayağa kalktığında Alp abim sanki olanları duymuş gibi odaya girdi. O çoktan üstüne kıyafetlerini giymişti ve hastaneye gitmek için hazırdı. Saat kaçtı ki?
"Günaydın." Gülümsemesi, gözlerinin göğsüme kaymasıyla soldu. Yüzünü buruşturdu. "Of" dedi acıyarak. Büyük adımlarla çalışma masamın üstündeki kremi aldı ve dibimde bitti.
"Bu normal mi?" diye sordu Arın. O da çok endişelenmişti.
Abim kremi dikkatlice sürerken ister istemez yüzüm buruştu. Çok acıyordu, ufacık dokunması bile bütün bedenimi sarsacak etkiye sahipti.
Arın büyük elini ensemden dolayıp yanağımı göğsüne yasladı, görmemi istememişti o görüntüyü. Sıcacık avcu yanağımı ısıtınca gülümsedim ama Alp bir yeri acıtınca gülümsemem uzun sürmedi ve dişlerimin arasından nefes aldım. Kendimi geri çektim, ne kadar nazik davranırsa davransın ufacık bir baskı bile acıtıyordu.
Arın sırtımdan bastırınca geri eski halime geldim. Alp rahatça sürsün diye beni geriye gitmemem için sabitlemişti. Başımı göğsüne yasladım ve biraz daha sabrettim.
"Bitmek üzere çiçeğim." Üfleye üfleye sürünce bu kadar nazik davranmasına yumuşadım ama işini bitirip köprücük kemiğimin tam ortasına dudaklarını bastırınca eridim.
Yeminle bebek gibi seviliyoruz ya
Arın abim elini çekmedi, zaten ben de başımı onun göğsüne yaslamaktan memnundum. Beni affetmiş olabileceğini düşündüm.
"Bu sürdüğün neydi?" dedi Arın. Bütün her şeyi yakından takip ediyordu.
Alp aynı kremi bileğime de sürdü ve tekrar sıkıca sardı. "Kas gevşetici, kan yoğun bir şekilde derinin altına toplanmış. Bunun en ağrısız çözümü buz koymak." Komodinin üstüne koyduğum kazağı alıp yavaşça giydirdi. "Kremin etkisi geçip acıdığı zaman bunu tekrar süreceksin." diye tembihlemeyi unutmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASYA
ChickLitAbi kitapları kıtlığı çekiyorsanız doğru yerdesiniz. Sizden istediğim ana karakter olan kız ile empati kurmanız. Babasına olan düşkünlüğünü anlamanız. Bu kitapta önyargılı abiler yok, karışan bebekler yok. Alışılmış klasik abilerim hikayesi değildir...