11. Bölüm

11.8K 686 106
                                    

Panik yapma Asya, sakin ol. Nefes al, ver. Kendini kaybetme. Alp sana kızmadı, sen kötü hiçbir şey yapmadın. Senin bir suçun yok. Sil artık yanaklarını ıslatan yaşları, sana kimse kızmayacak.

Ben kötü bir şey yapmadım.

Gözlerimi yavaşça kaldırıp dikiz aynasında arabayı kullanan Alp'e baktım. Bu kesinlikle benim tanıdığım Alp olmazdı. Burnundan soluyordu, öyle sinirliydi ki direksiyonu tutan elleri onu kıracak gibiydi. Beyazlaşan parmak boğumları beni ürkütüyordu. Neden bu kadar çok sinirliydi?

Bakışlarımı birbirine kenetlediğim ellerime indirdim. Parmaklarım belki ısınır umuduyla nefesimi vermiştim ama bu hiçbir işe yaramamıştı.

Parmaklarım üşüyordu ama bu sefer çok farklıydı. Onlar kaskatı kesilmişti. Muhtemelen şu an korktuğum için böyleydi ellerim. Aynı zamanda burnum da soğuktu.

Burnunu silsene koltuğa Asya. Alp'e sana kızmanın cezası olsun!

Efken'e baktım sessizce. O da Alp'in yanındaki koltuktaydı ama sakindi. Ya da sadece rol yapıyordu beni telaşlandırmamak için.

"Alp." dedim kısık sesle. Efken'in bakışları beni bulurken ben aynadan Alp'e bakıyordum. Duymadı veya duymazdan geldi. Bir kez daha seslendim. "Alp."

Gözleri hızla aynadan benimle çakıştı. Hiçbir şey söylemedi, kısa süre baktı ve tekrar yola döndü. "Kızdın mı bana?" dedim tedirgince. Alacağım cevaptan korkuyordum.

"Kızmadım." Soğuktu sesi, her ne kadar kızmadığını söylese de sesi buz gibiydi. Dudaklarım titredi, Alp'in bana soğuk yapmasını sevmiyordum.

"Yemin et." diye direttim.

"Kızmadım dedim ya Asya." İşte bu sefer sesi az da olsa yumuşamıştı. Kıyamazdı bana, azıcık onu tanıdıysam bana kıyamazdı.

"Neden mağazada bana bağırdın o zaman?" Hesap sormuyordum, sadece merak ediyordum. Ben masum gözlerle ona bakarken abim cevap vermedi ve biraz daha hızlandı. Kafamı tekrar cama çevirdim ve dışarıyı izledim. Bir süre sonra evin bahçesinde durduğumuz zaman sırtımı dikleştirip arabadan indim.

Trip at Asya, senin hiçbir suçun olmamasına rağmen sana böyle davranamaz!

Eve gelmeyi istemiyordum, ya da istiyor muydum? Artık neyi isteyip istemediğimi anlamayacak kadar şaşırmıştım. Ev sıkıcıydı, yapacak aktivite yoktu. Dışarısı da kalabalıktı. Çok ses ve bir sürü insan vardı.

Neyi istediğine karar ver dengesiz!

Eve girecekken içeriden gelen anlamsız seslerle duraksadım ve kaşlarımı çatarak Efken'e baktım. "N'oldu?" dedi bana. Ona cevap vermeden aralıklı kapıdan içeri girdim ve bir sürü işçi gördüm.

Şaşkınlıkla aralandı ağzım. Yaklaşık sekiz tane işçi vardı evde ve harıl harıl çalışıyorlardı. Birkaçı odamın girişinde birkaçı içindeydi.

"Odanı yapıyorlar, bitsin öyle bakalım şimdi tozdur her taraf." dedi Efken omzumu sıkıp.

"Eve nasıl girdiler?"

"Abilerin evde." Ayakkabılarımı çıkarmadan mutfağa gittim. Zaten her yer toz içindeydi bu adamlar sayesinde. Birden matkap sesi evin içinde yükselince yüzümü buruşturmadan edemedim.

Mutfakta Arın ve Ege vardı, ikisi de telefonları ile ilgileniyorlardı. Sesten rahatsız oldukları yüzlerindeki memnuniyetsiz ifadeden anlaşılıyordu.

"N'apıyorsunuz?" dedim içeriden gelen iğrenç sese inat şakıyarak. Önce kafasını Arın kaldırdı ve büyük bir gülümseme ile baktı bana.

"Şu tamirin bitmesini bekliyoruz güzelim. Siz ne yaptınız gittiniz mi kıyafet almaya?" Ege abim elindeki telefonu bırakıp masaya koydu, o sanırım pek konuşmayı sevmiyordu. Ya da daha doğrusu beni sevmiyordu bu adamı henüz anlayamamıştım.

ASYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin