"Bazen, konuşmamak daha iyi hissettirir. Hiçbir şekilde. Hiçbir şey hakkında. Hiç kimseye."
Breaking Bad
01.28
Sanırım ölüyordum, abartmıyorum. Sanırım gerçekten belim ikiye ayrılıyor ve ölüyordum.
Saatlerdir delirmek üzereydim. Uykusuzdum, açtım ve karnım çok ağrıyordu. Kalkıp odayı gezmiştim, camı açıp derin derin nefesler almıştım, çeşitli egzersizler yapmıştım ama yok! Bana mısın demiyordu lanet ağrı, ne yaparsam yapayım dinmiyordu.
Keşke Alp abim uyumamış olsaydı, kalkıp ondan yardım isteyebilirdim. Bana ilaç vermesini isteyebilirdim. Bu saate kadar çok iyi sabretmiştim, kendimi oyalamayı başarmıştım. Saatler geçtikçe ağrının dineceğini sanarken o iyice artmış ve beni ağlatacak kıvama kadar getirmişti.
Sadece biraz daha dayan Asya, geçecek kızım söz veriyorum geçecek.
02.51
Ölmekten daha beter bir şey varsa o da kesinlikle sürünmekti. Bunu yastığı ağzıma bastırarak ağladığımda fark etmiştim. Duygularımı artık kontrol etmek istemiyordum, abuk subuk şeylere ağlayıp içimdeki yangını daha fazla zarar vermeden söndürmek istiyordum.
Annemiz yaşasaydı bize ne yapmamız gerektiğini söylerdi Asya.
Evet söylerdi. Annem yaşasaydı eminim bana çok güzel bir anne olurdu. Belki de her sabah saçlarımı severek uyandırırdı, hasta olduğum zaman beni hemencecik iyileştirirdi. Beraber çok güzel kurabiyeler yapabilirdik hatta bana yemek yapmasını bile öğretirdi.
Annen yoksa Alp abin var, o da bize yardım eder. Etmez mi?
Dudaklarım titredi ve "Bilmiyorum." diye kısık sesli inledim. Annem neden yaşamıyordu ki, çocuklar annesiz büyüyemez. Benim annem niye beni büyütmedi?
Etraftaki bütün çocukların annesi var, onlar çok mutlu. Üstelik babaları da kızlarını çok seviyor.
Beni de abilerim seviyor, babam sevmese de olur Alp abim bana en güzel en hediye.
Alp anne ve babanın yerini tutamaz.
"Tutar." Kafamı salladım art arda. Yastığım gözyaşlarımdan dolayı hep ıslanmıştı ve rahatsız edici bir his bırakmıştı. "Lütfen sus artık. Aptal hormonlar!" Ellerimi karnıma bastırıp daha da küçüldüm yorganın içinde. Nefes almak bile o kadar canımı yakıyordu ki bu ağrının sabaha geçeceğinden emin değildim.
03.29
Kusmuştum.
Ne kadar da kötü bir geceydi, kesinlikle böyle perişan olmayı beklemiyordum.
Ve şu an kapıda bekleyen Arın abimi buradan göndermem gerekiyordu. Bu halimi görmesini kesinlikle istemiyordum.
Betona oturmuş ve sırtımı küvete yaslamıştım, ellerim karnımın içine gömülmek istercesine baskı uyguluyordu. Akan göz yaşlarım durmak bilmezken abim kapıyı yavaşça çaldı. "Asya içeri gelebilir miyim?" dedi son derece yumuşak sesiyle. Muhtemelen beni kusarken duymuştu çünkü lavaboya en yakın oda onun odasıydı.
"Hayır." Sesimin iyi çıkması için çabalamadım. Bunun için gücüm yoktu. "Lütfen git, beni yalnız bırak." Elimdeki peçeteyi tuvaletin içine attım ve sifona bastım. Benim her ayım sıkıntılı geçerdi ama asla bu kadar çok yormazdı. Midem hep bulanırdı ama beni yerlerde süründürecek kadar değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASYA
ChickLitAbi kitapları kıtlığı çekiyorsanız doğru yerdesiniz. Sizden istediğim ana karakter olan kız ile empati kurmanız. Babasına olan düşkünlüğünü anlamanız. Bu kitapta önyargılı abiler yok, karışan bebekler yok. Alışılmış klasik abilerim hikayesi değildir...