Uyumak çok güzeldi, uyumak bir terapiydi.
Uykudan uyandırmaya çalışan insanlar da travma!
Tekrar beni o güzel alemden almaya çalıştılar. "Kalk artık Asya, bu bozulan uyku düzenini düzelteceğiz." Alp bir kez daha dürttü kolumu.
"Tamam git sen, ben bir saate gelirim." dedim boğuk sesimle. Kafamı yastığa gömdüğüm için düzgün nefes alamıyordum ama hiçbir şey benim uykumdan değerli olamazdı.
"Asya bir daha tekrarlamayacağım kalk hemen." dedi inatla. "En başından anlaşmalıydık seninle bu konuyu." En başından kastı ilk tanıştığımız an olmalıydı. Ne anlaşması? Ben hiçbir şeyde anlaştığımı hatırlamıyorum?
"Anlaşamazdık çünkü ben uyumak istersem hep uyurum." Üstümdeki ince pikeye biraz daha sarıldım. Yaz gününde yorganla bile yatardım.
"Kalkıyor musun kalkmıyor musun?" Ses tonundan bile sabrının sonunda olduğu anlaşılıyordu. Kafamı kaldırdım ve kısık gözlerle baktım yüzüne.
"Benimle bir işin yok, neden kalkıyorum?" Okul yok, acil bir iş yok. Sabahın köründe uyanmadaki amaç ne?
"Aksine seninle çok işimiz var." dedi beni şaşırtacak şekilde. "O yüzden şimdi kalk ve hazırlan güzelim."
"Ne işin var benimle?" dedim ufak ufak kendime gelirken.
"Bugün odan yapılacak ama ondan önce hastaneye gitmeliyiz, senin için gerçekten endişeleniyorum. Günden güne daha da solgunlaşıyorsun." dedi düşünceli bir halde.
Gülümsemek istedim ama tuttum kendimi. "Yaa sen beni mi düşünüyorsun?" dedim şımararak.
"Evet seni düşünüyorum." Kaşlarımı kaldırdım, bu itirafı beklemiyordum. "Ve sadece düşünmekle kalmak istemiyorum."
Yaaaaa şapşall
"Hastaneden sonra dışarıda güzel bir kahvaltı yapalım. Abilerin de gelir değişiklik olur." O hevesle yapacaklarımızı sıralarken ben rüyamda nerede kaldığımı hatırlamaya çalışıyordum. Güzel bir rüyaydı aslında keşke yarım kalmasaydı.
"En son alışverişe gidip sana kıyafet bakalım. Bir valiz dolu kıyafetle bütün seneyi geçiremezsin." Valizim... Şu an o valizi yakmak istiyordum. Çünkü hepsini bana babam almıştı.
"Ama şu an kıyafete ihtiyacım yok, elimdekiler bana yetiyor." dedim omuz silkerek. Yeni kıyafetler almayı severdim ama bu ay o kadar çok harcama yaptırmıştım ki Alp'e, artık kendimi rahatsız hissediyordum.
"Ben sana abin olarak kıyafet almak istiyorum. Hatta senin için televizyon odası da yaptırmak istiyorum." dedi büyük bir heves içinde. Yatağa oturdum ve ciddiyetle yüzüne baktım. Uykum da kaçmıştı.
"Bence sen senelerce beni bulamadığın için vicdan azabı çekiyorsun ve kendi kendine bunu telafi etmeye çalışıyorsun." Evet, bundan emindim. Yoksa kim kız kardeşine bu kadar iyi davranırdı?
"Ne alaka?" Şaşkınlıkla soludu. "Ben sadece hakettiğin hayatı yaşamanı istiyorum." Ellerini havaya kaldırdı ve söylediğim cümleye anlam vermeye çalıştı.
"Hakettiğim hayat şımartılmış bir çocukluk mu?"
"Hayır Asya, mutlu, düzgün ve sağlam bir çocukluk. Lütfen şimdi kalk ve üstünü giyin. Kapıda bekliyorum."
🦋
Üstüme siyah bir kot pantolon ve uzun bir tişört giydiğimde yüzümü buruşturmadan edemedim. Bu sıcakta kot pantolon giymekten nefret ediyordum. Dışarı çıkmaktan da nefret ediyordum. Daha bedenimdeki yaralar düzgün iyileşmemişken sadece pijama ile evde kalmak istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASYA
ChickLitAbi kitapları kıtlığı çekiyorsanız doğru yerdesiniz. Sizden istediğim ana karakter olan kız ile empati kurmanız. Babasına olan düşkünlüğünü anlamanız. Bu kitapta önyargılı abiler yok, karışan bebekler yok. Alışılmış klasik abilerim hikayesi değildir...