Kaç bardak alkol kendimden geçmemi sağlardı?
1?
2?
Ya da şişeler?
Bunu şu an merak ediyordum. Acaba Alp abimin önündeki bardağı ben içsem sarhoş olur muydum? Bir de alkol bağımlısı olmasak mı Asya?
Bir yemekteydik, abilerimle dışarıda balık yemeye çıkmıştık ve onlar rakı içerken bana limonlu soda vermişlerdi. Ben de istemiştim onların içtiğinden ama Alp abim buna ölümcül bakışlar atarak reddetmişti. Doğruyu söylemek gerekirse fazlasıyla korkmuştum onun bakışlarından.
Sadece merak ediyordum tadını, bir yudum alsam yine razıydım ama Alp öyle bir kenetlemişti ki bakışlarını üstüme bırak içmeyi bardağa elimi uzatmaya bile korkuyordum.
"Yalnız son maçta o golü çok fena yedik." dedi Ege abim içeceğinden bir yudum alıp. Ne maçmış ya. Top peşinde koşuşturup bağırıyorlardı.
"Hiç açma o maç konusunu." dedi Efken. "Düşündükçe sorguluyorum ama cevap bulamıyorum." Beşiktaş gol yemiş... Sanki çok büyük bir dertti. Burada daha önemli olan şey sıkıcı muhabbetin hemen bitmesi gerektiğiydi. Yarım saat önce de borsa konuşuyorlardı, öyle iğrenç öyle sıkıcıydı ki sadece ekonominin kötü olduğunu anlamıştım.
Önümde duran yarısından fazlası yenmiş balığa baktım. Gayet lezzetliydi ama ben doymuştum. Soda şişirmişti midemi hep.
"Alp." dedim sakin bir sesle. Gülümseyerek baktı bana. Gözlerimi biraz daha masumlaştırdım ve çenemle elinde tuttuğu içeceği işaret ettim. "Tadına baksam olmaz mı?"
Gülümsemesini hiç bozmadan gözlerime bakmaya devam etti. Ben izin vermesini beklerken o neşeli bir sesle "Hayır." dedi.
Oflayarak geriye yaslandım. Madem izin vermeyeceksin neden gülüyorsun be adam?
Dakikalar birbirini kovaladı, sıkıcı sohbetlerine ben de katıldım. Aptal yorumlarıma kahkahalar atıp güldükleri de oldu. Ülke boka gidiyordu ama biz gülüyorduk. Ne hoş.
Konuşmamız Alp'in telefonunun çalmasıyla masadan kalkmasına kadar devam etti. Kısa süreliğine gittiğini söylemişti ama neredeyse iki dakikadır dışarıda hararetli bir şeyler konuşuyordu.
Ve ben Alp'in bardağını çoktan gözüme kestirmiştim.
Bir kez daha abimin gittiği yöne baktım, hala telefonla konuşuyordu. Sakince elimi bardağı uzattım.
"Asya?" dedi Efken merakla. Ona bakıp gözlerimi büyüttüm. "Sadece tadına bakacağım."
İlk önce biraz kokladım, keskin bir kokusu vardı. "Sakın söylemeyin Alp'e hepinize küserim yoksa!" diye tehdit etmeyi unutmadım tabii ki de.
Arın abimin onaylamayan bakışları benim üstümdeydi ama sesini çıkarmadı. Efken ise heyecanla bakıyordu, sanırım alkolün tadına bakmamı istiyordu.
Küçük bir yudum önce dilimi sonra da boğazımı yangın yerine çevirdi. Acı sıvı mideme ulaşana kadar boğazımın tahriş olduğunu sanmıştım.
Yüz ifadem Ege abimin hoşuna gitmiş olmalıydı ki küçük bir kahkaha attı. "Su iç su." dedi ve elime bir bardak tutuşturdu. Alkollü bardağı masaya geri bırakıp suyu tek dikişte içtim. Bu dehşet verici bir şekilde güzeldi.
Bir elim sanki acısını dindirecekmiş gibi göğsümün üstüne kapandı. Öyle felaket bir tadı vardı ki bunu nasıl içtiklerini defalarca kez sorguladım. Bu sorgu ağzımda yayılan mayhoş tadın oluşmasıyla sona erdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASYA
ChickLitAbi kitapları kıtlığı çekiyorsanız doğru yerdesiniz. Sizden istediğim ana karakter olan kız ile empati kurmanız. Babasına olan düşkünlüğünü anlamanız. Bu kitapta önyargılı abiler yok, karışan bebekler yok. Alışılmış klasik abilerim hikayesi değildir...