[8]

639 24 12
                                    

Dudağımdaki baskı harekete geçtiğinde omzundan tutup sertçe itiklemeye çalıştım.

Olmayınca kafamı geriye atmaya çalıştım ama boynumu tutmuş kafamın geriye düşmesine izin vermemişti.

Dişleri üst dudağımı kavradığımda ağzımdan bir inilti kaçtı.

Mert'in yüzüne baktığımda kapıya baktıktan sonra dudaklarını dudağımdan ayırıp yüzüme baktı.

Kolumda ve boynumda olan ellerini sertçe çekip omzuna vurdum.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen!?"diyerek bağırdığımda "hiç öyle dudağında çilek reçeli kalmıştı tadı da kalmış mı diye baktım"dediğinde yüzümü buruşturup "pislik bir daha beni öpmeye kalkışırsan seni babama beni taciz ettiğini söylerim."dedikten sonra iki ellerini havaya kaldırıp "aa olur mu öyle birşey ben öyle birşey yapmam"dediğinde "eminim yapmazsın.Sana söyleyecek hiç bir söz bulamıyorum."deyip odadan çıkacakken arkamı dönüp yüzüne bakarak "bizimle sinemaya gelme. Vazgeçtim."deyip çıktım.

Aşağıya inip dışarıya çıktığımda özgür arabaya yaslanıp kollarını birbirine dolamış birşeyler düşünüyordu.

"Ne düşünüyorsun bakayım."dediğimde az önceki duruşunu düzeltip yüzüme gülümseyerek baktı.

"Hiç öyle dalmışım"dedikten sonra "sen öyle diyorsan öyledir özgür"deyip arabaya bindiğimde "mert gelmiyor mu?"diye sorduğunda "o sonradan gelir biz eve uğrayalım"dedikten sonra şoför koltuğuna oturuşunu izledim.

Yüzüne baktığımda asık bir ifade gördüğümde "neyin var özgür"dediğimde "birşeyim yok"deyip yüzüme kırık bir gülümsemeyle baktı.

"Peki"deyip üstelemedim. Arabayı sakince çalıştırıp eve kadar sürdü.

İkimiz beraber arabadan indiğimizde evin kapısını çaldıktan sonra bekledim.

Kapıyı hizmetli abla açınca yüzüme gülümseyerek bakınca karşılık verdim.

Girer girmez odama çıkıp kendime pembe bir kombin hazırladım.

Aynanın karşısına geçip pembe ağırlıklı makyaj yaptım.

Aradan geçen yarım saatin ardından aşağıya indim.

Özgür koltuğa oturmuş telefonuyla ilgileniyordu.

"Hazırım."deyip yüzüne baktığımda üzerimi baştan aşağı süzüp "çok güzel olmuşsun ışıl. Pembe sana yakışıyor."dediğinde dişlerimi göstererek güldükten sonra kapı çaldı.

Kapıya doğru gidip açtığımda kapıda mert vardı.

Üzerine baktığımda Ken gibi olduğunu fark ettim.
Onun da benim üzerimi süzdüğünü fark ettiğimde "Ken olmuşsun ama Barbie'n yok boşuna giyinmişsin"deyip yüzüne baktım.

"Belki de vardır."dediğinde gözlerimi devirip "ay aman"deyip "içeriye buyur ederdim ama zaten çıkacaktık "deyip dışarıya çıkıp özgürün arabasına binecektim ki "benim arabama biniyorsunuz"dediğinde hızlıca dönüp yüzüne baktığımda hipnoz olmuş şekilde yüzüme bakıyordu.

Ağzımın içine giren saçları çıkartıp yüzüne baktım.

"Hadi benim arabama"deyip belimden tutup kendi arabasına yönlendirdi.

Arka kapıyı açıp gireceğim sırada mert elini açtığım kapının camına koyup "öne bin"dedikten sonra kapıyı açtığında itiraz etmeden bindim.

Özgür arka kapıya bindikten sonra mert hızlı bir şekilde arabayı sürüp Piazzanın park alanına girdikten sonra asansöre bindiğimizde aynayı görünce özgüre "Instagramda paylaşacağım özgür gelsene"deyince yüzünü göstermeyip arkasını dönüp karnımdan tutarak sarıldı.

(Yüzlerini ve giysilerini böyle hayal etmeyin benim kurgu yaptığım kişiler daha güzel)

Fotoğrafı çektikten sonra Instagram'a story olarak attım.

Asansörün kapısı açıldığında mert yol verip geri çekildiğinde çıktım.

Sinema biletlerini aldıktan sonra özgürle yemek için birşeyler aldık.

Ben kendime çikolata, patlamış mısır ve kola aldığımda özgürün ödediğini gördüğümde cüzdanımdan 500 çıkartıp kasiyere uzatıp "bendensin"deyip gülümsedim.

"Şu gülümsemene kıyar mıyım güzelim. Bu seferlik izin verdim."dedikten sonra yüzüne tekrar gülümsedim.

Elimizdeki fişlerin numarasına göre yerlerimizi bulup oturduk.

Sağımda Mert solumda Özgür oturmuştu.

Barbie filmi başladığında heyecanla izlemeye başladım.

Sağ taraftan elime tutuşturulan çikolataya baktım.

Mert çikolatayı açıp vermişti. Çikolatadan bir ısırık alıp izlemeye devam ettiğimde elimde bir sıcaklık hissettim. Mert'e doğru dönüp baktığımda çikolatamdan bir ısırık aldığını gördüm.

"Ne yapıyorsun"deyip konuştuğumda "çok tatlı yiyorsun dayanamadım."dediğinde yanağımın kızardığını hissettiğimde önüme dönüp iki dudağımı birbirine bastırdım.

Özgüre dönüp baktığımda filme odaklandığını gördüm.

Onun boynuna başımı koyup "neyin var özgür"dedim.

"Birşeyim yok sadece uykum var."dediğinde omzuna koyduğum başımı kaldırıp başını omzuma koyup"uyu istersen"deyip saçını okşamaya başladım.

Özgürden ses gelmediği için uyuduğunu anlayıp başımı hareket ettirmeden filmi izlemeye devam ettim.

Özgür uyanmasın diye kolamı ve patlamış mısırı yemezken Mert'in rahat bir şekilde ses yaparak yediğini görünce gözümü devirip omzunu çimdikledim.

"Ne yapıyorsun!?"dediğimde "patlamış mısır yiyorum sen de yer misin?"diye sorduğunda "sessizce yer misin?"dediğimde ağzına kilit vurmuş gibi yapıp yemeye devam etti.

Film bittiğinde özgür bittiğini hissetmiş gibi kafasını omzumdan kaldırıp esnedi.

Piazzadan çıkıp arabaya bindiğimizde özgür "beni eve bırakır mısınız?"dediğinde bende gitmek için konuşacaktım ki mert sözümü kesti.

"Tabi bırakırım. Nerde oturuyorsun."dedikten sonra "konumu ışıla atıyorum"deyince telefonuma gelen bildirim sesiyle telefonumu mert'e uzattım.

Telefonumu elimden elini değdirerek aldı. Özgür'ün evinin önüne geldiğimizde arabadan inip özgüre sarıldım.

"Özgür bende gelmek istiyorum."dediğimde "gelme ışıl sevgilinin yanında kal."

Sizce özgür neden Mert'in sevgilisi olduğunu düşündü.

Diğer bölümde mertle ışıl arasında yakınlaşma mı yoksa mesafe mi olacak arkadaşlar?

Diğer bölümü bekleyin.

Çok güzel bir bölüm olacak.

RESTORAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin