[2]

1.4K 35 54
                                    

Karşımda duran adamın elini tutmuş bırakmamıştım.

"Sen bana refakatçı olur musun? Annemin haberinin olmasını istemiyorum..." dedikten sonra yüzüne baktım.

"Lütfen" dedikten sonra tamam dermiş gibi kafasını salladı.

Elimi elinden çekip "açım ama hastane yemeği yemem... Beni restorana ya da evine götürür müsün?" diye ekledim az önceki sorduğu soruya karşılık.

Önce arkasını dönüp biraz düşündü.
Sırtına baktığımda sırtının gerildiğini gördüm. Hemen arkasına dönüp bana bir kaşı havada baktı.

"Peki... Ama benim bir şartım var... Bunu şimdi söylemeyeceğim.. ben çıkış işlemlerini halledip geliyorum" deyip yanımdan ayrıldı.

Aradan geçen bir kaç dakika sonra içeriye girmiş kollarını birbirine birleştirerek yüzüme bakmıştı...

"Ailen üvey mi?" diye sorunca gülmeden edemedim..

"Hayır öz ailem..." deyince duruşunu bozmadan durmaya devam etti...

Tam ağzını açıp konuşacaktı ki ellerimle karnıma bastırıp yüzümü buruşturdum...

"Serum bittiğine göre gidebilir miyiz? Çok acıktım da..." deyince yüzüme bakıp kafasını tamam dermiş gibi salladı...

Üzerime doğru eğilip battaniyeyi kaldırıp elimden tutup kaldırmaya çalıştı...

Kaldırırken de gözleri eteğin açılan kısmına bacağıma gitmişti...

Kötü bir niyeti olmadığı sürece ne için baktığı pek de umrumda değildi..

Elimden tutup çekerek kaldırdığında eteğimi düzelttim...

Eteğimi düzeltirken de bakışlarını başka bir tarafa çevirmişti...

"Seni evime götüreceğim... Sonra da seni bırakacağım... Ama önce sana sormam gereken bir şey var... Ailen neden yemek yemeni istemiyor..." diye sorunca cevap vermemek için konuyu değiştirdim...

"Bunun cevabını sana karnımı doyurduktan sonra versem olmaz mı?"deyip sandalyenin üzerindeki çantamı alıp sırtıma takacaktım ki damarlı eli buna engel oldu..

"Toplasan 40 kilo bile değilsin... 10 kiloluk çanta taşıyorsun dikkat et kemiklerin kırılmasın ..." deyip tek omzuna asıp elimden tutup peşinden sürüklemeye başladı...

"Ben yürüyebiliyorum..." deyip yüzüne bakmaya çalıştım...

Uzun boyuyla yüzüne bakmam için kafamı tamamıyla havaya kaldırmam gerekiyordu...

"Yürüyebilirsin biliyorum... Dengeni kaybedebilir düşebilirsin üstüme sorumluluk almak istemiyorum..."deyince elimi sıktığı damarlı eline baktım...

"Elimi daha fazla bu kadar sıkı tutarsan kemik kırılma sesi duyacaksın şimdi... Elimi daha nazikçe tutabilir misin?" deyince elini gevşetince gülmeden edemedim...

Arabanın yanına vardığımızda ön koltuğu açıp binmemi bekledi...

Bindikten sonra ön taraftan dönüp arabaya bindi...

Hareketlerini incelediğimi farkettiğinde kaşıyla emniyet kemerini işaret etti...

Emniyet kemerini tutup çekip bağladım...

Yaklaşık 10 dakika sonra araba durunca emniyet kemerini açıp arabadan indim...

Arabadan inişini izledikten sonra yüzüme bakınca gözlerimiz birleşmişti...

Gözlerinin birini kırparak gözlerimin içine bakmaya devam etmesi kalbimin atış hızını değişmişti...

Kızaran yüzümü görmemesi için arkamı dönüp yürümeye başladım...

RESTORAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin