Yoruldum

449 31 25
                                    

Önceki bölümde bir çok yorum beklemiştim. Herkesin Ece'ye bir kini var diye jxdıdhjd. Şaşırttınız bir tane bile yok.

Bazen kavuşmak ayrılmaktan daha çok can yakar. Fakat bazı kavuşmalar bu acıya katlanacak kadar değerlidir.

Keyifli okumalar

Yıllardır bir iki fotoğrafın dışında yüzünü göremediğim kardeşimdi karşımda ki ekranda duran. En büyük özlemim küçücük ekrandan bakıyordu bana. O bilmese de 24 yıldır ablası 8 yıl annesi olduğum kız vardı ekranda.

Dolmak isteyen gözlerimi üstün bir çaba ile engelledim ve bana ne olduğunu anlamaya çalışan adama döndüm.

"Bu kızı tanıyor musun?" Tanıyorum. O eskiden benim tek ailemdi. Eskiden. Sahi artık onun ailesinden değildim değil mi? Bu gerçek kalbimi sızlattı yüzümü ve sesimi ifadesiz tutmak gittikçe zorlaşıyordu. Tacize uğrayan kişinin kardeşim olması ise içime sığamayacak kadar büyük bir öfkeye sebep olmuştu.

"Evet." Başka bir şey söylemediği için başını sallayıp önünde döndü kayıtları telefonuna aktarıp ayağa kalktığında bende kalkıp tokalaşmak için elimi müdüre uzattum.

"Teşekkür ederim. Bize çık yardımcı oldunuz." Elimi sıktıktan sonra kapıya doğru yürürken konuşmaya devam etti.

"Rica ederim Rüya Hanım yardım edebildiysem ne mutlu bana." Bize kapıyı açtığında başımla teşekkür edip dışarı çıktım. Kalktığımız masaya geri oturduğumuz da bilgisayarım yanımda olmadığı için çantadan kağıt, kalem çıkardım.

Önce karşı tarafın savunma da kullanabileceği şeyleri ardından sorulabilecek soruları listeledim.

"Rüya?" Başımı kağıttan kaldırıp bana seslenen Barın'a baktım.

"Efendim?"

"O kız. Şey nereden tanıyorsun." Bunu sormakta tereddüt etmiş o yüzden sorduktan sonra bakışlarını kaçırmıştı.

"Kardeşim." Kısa ve net cevabım onu şoka uğratırken yüksek ihtimal nasıl kardeşim olduğunu sorguluyordu. Başımı tekrar önümde duran kağıda eğdim.

"Efe'nin başka kız kardeşi yok diye biliyorum." Yüzüne bakmadan konuşurken aynı zamanda güzel bir savunma bulmaya çalışıyordum.

"Onun değil zaten Barın, benim kardeşim."

"Nasıl?"

"Uzun hikaye boşver."

"Dinlemek isterim."

"Belki bir gün anlatırım. Peki ben sana bir şey sorsam?" Ne soracağımı merak etmiş olacak ki masaya yaslandı,kaşları derince çatılırken sorabileceğimi dile getirmek yerine başını salladı.

"Aden. Annesi nerede?" Duru daha sonra anlatacağını söylese de fırsatımız olmamıştı bu konuya neden bu kadar takıldığımı bende bilmiyordum

Ayrılmışlar mıydı? Terk mi etmişti? Ya da en iyi ihrimal ile bir sebepten başka bir yerdeydi ve geri mi dönecekti.

Peki bu en iyi ihtimal ise neden canımı yakıyordu o kızın annesinin olması güzel bir şey iken neden kalbim acıyordu?

Barın'ın hâlâ sessiz kaldığını fark etmem beni kendime getirdi. Niye bu kadar özel bir konuya girmiştim ki şimdi çıkıp bundan sanane daha ne kadardır tanışıyoruz derse ne diyebilirdim?

"Eğer istemiyorsan anlatmak zorunda değilsin ben sadece merak ettim."

"Hayır yanlış anlama lütfen sadece anlatmak biraz zor. Aden'in annesi yok. Yani öldü. Sadece annesi değil babası da. Aden benim öz kızım değil." Bu söylediği canını sıkmış olacak ki kaşları çatıldı.

İncir Ağacı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin