Son Olay

369 26 10
                                    

Keyifli okumalar.

Bir sözü ile kalbini attıran insan bir bakışı ile yüreğini söndürebiliyormuş.

Çalan kapı ile kapıya gittim. Kapı deliğinden gördüğüm Duru ile kapıyı hızla açtım. Elinde ki pasta kutusunu alıp içeri geçmesi için geri çekildim.

"Yetişmeyecek diye korkmuştum ama yetiştirmişler." Açıkçası bende endişelenmiştim.

"Ben üstümü giyinip geliyorum hemen çıkalım."

"Tamam bekliyorum."

"Nasılsın Duru?" Arkamdan gelen sesin ardından yanımda duran bedene bir bakış attım.

"İyiyim Mete sen?" Onlar sohbet ederken ben odama girip çıkardığım kıyafetleri giydim.

Altıma bol açık renk bir kot pantolon üstüne siyah crop, ceket olarak ise rengi pantolondan biraz daha koyu olan ve pantolon ile aynı renk kelebek desenleri olan bir kot ceket almıştım. Siyah saatimi ve ucunda siyah küçük kelebek olan kolyeyi de taktığımda işim bitmişti.

Dün unutmamak adına odanın kenarına bıraktığım hediye poşetini alıp Kaos'a döndüm. "Gel oğlum." Ben odadan çıkarken o da peşimden koşuyordu. Bu olay en çok ona yaramıştı neyse ki yanımdan ayrılıyordu da serbest bırakabiliedim. Benim çıktığımı gören ikili hazır olmalarının avantajı ile kapının dışına çıkarken beyaz ayakkabımı giyinip anahtarı alarak peşlerinden çıktım. Kapıyı iki kez kilitledikten sonra yanlarına gittim, beraber merdivenden inmeye başladık.

Kaos'un iniş şeklini görünce gülmemek için kendimi sıktım. Gerçekten çok tatlıydı.

Üç kişi olduğumuz için araba ile gidecektik. Mete sürücü koltuğuna yerleşirken ben Kaos ile beraber yanına geçtim. Kısacık sürede baya bğyğmğş ve ağırlaşmıştı Duru ise arkaya koltuğa geçmişti.

"Herkes orada abin de Barın'ı alıp gelecek." Abim deyince üstüme çöken rahatsızlık ile gözlerimi dışarıda gezdirdim. Utku abim son konuşmamızdan sonra sadece bir kez ben yokken eve gelmiş sonra ise Ayaz ile beraber gitmişti. Ona bugün gelmesini istediğimi belirten bir mesaj atmıştım fakat bana geri dönmemiş hatta mesajıma bakmamıştı bile.

Benim sessizliğim ile onlar da konuşmadan yola devam etti.

Araf'dan

Arka koltukta uyuyan kız çocuğuna kısa bir bakış attım. Rüya'nın bu kızı neden bu kadar sevdiğini anlıyordum. Anlıyordum ama onu Barın ile gördüğü her an tatlı tebessümünün içinde saklanan burukluk ve hasret canımı yakıyordu.

Kardeşimi geç bulduğum yetmezmiş gibi yaralarını da saramamıştım. Vücudunda ki yaraları gördüğüm an tüm o yaraların etkisini bedenimde hissetmiştim. Biri beynime elektrik vermiş gibiydi benim küçük kızıma bunları neden yapmışlardı? Henüz küçücük bir çocuk iken terk edilmesi yeterince kötü gelmemiş miydi? Bunu yapan kişileri kendi ellerimle öldürmek istesem de bu onun haklıydı.

Ve hayır bu kardeşimi bir katil yapmazdı. Bu kardeşimi kendisi ve bunları yaşayan bütün çocuklar için savaşan bir savaşçı yapardı.

Benim küçük savaşçım...

Gözlerim yavaşça yanımda ki adama döndü. Kardeşime olan bakışlarının elbette farkındaydım. Bir abi olarak bu hoşuma gitmese de eğer kardeşim de ona aynı şekilde bakarsa buna engel olmazdım. Tek temennim onu üzmemesi olurdu.

"Utku geri gelmeyecek mi?" Sorusu ile düşüncelerimden sıyrıldım.

"Hayır. Çok sinirli."

"Sinirli olmasını anlıyorum ama yaptığı doğru değil onu üzüyor!" Gözlerim direksiyonu sıktığı için beyazlaşan parmak boğumlarına takıldı. Bakışlarımı gören adam ne yaptığını yeni fark ederek elini gevşetmişti.

İncir Ağacı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin