Şehit

355 18 27
                                    

Biraz geciktim ama. Başımız sağ olsun.

Keyifli okumalar

İçeriden gelen ses ile gelişi güzel kurulanıp üstümü giyindim. Tarık avın telefonda olmalıydı. Sesi sakın olsa da sert geliyordu, saçlarını kurutmadan odadan çıkıp salona girdim.

Beni görünce birkaç şey daha söyleyip telefonu kapattı. "Abi?" Sorgular sesim ile derin bir nefes alıp koltuğun üstünde ki montunu aldı.

"Şehit haberi geldi." Alışmış olmam gereken bu haber her seferinde göğsüme bir kor düşürüyordu ama ne kadar bundan utansam da şuan daha çok önemsediğim şey bu şehitlerden birinin Barın'ın timinden ya da direkt...

"Kim?" Adımşarı bana yaklaşırken elini destek olmak ister gibi omzuma koydu. Bunu her şehit haberinde girdiğim ruh halinden mi yoksa korktuğum şey başıma geldiği için mi olduğunu düşünüyordum.

"Bende tanımıyorum ama Barın tanıyor galiba. Benim gitmem lazım." İlerlerken önüne geçip durduğumda bana baktı. "Hayır Rüya."

"Lütfen abi. Hemen hazırlanırım." Başını iki yana sallayarak red etti. "Ailesinin yanına gittiler. Bana verilecek timde askerim benim de gitmem lazım, seni götüremem. Yarın cenaze var yardım etmeliyim."

"Abi seni kandırmak ya da arkandan iş çevirmek istemiyorum. Ben o cenazeye yardıma her türlü gideceğim." Bizleri korumak uğruna can veren bir askerin en azındam cenazesine katlı sağlamak benim görevimdi.

Bir süre bana bakıp istemeye istemeye başını salladı.

"Önce askeriyeye gidelim." Başımı sallayarak hızla odama girdim Dolaptan bir pantolon ve tişört çıkarıp giyindim. Arabaya bilmemiz ve askeriyeye varmamız trafik yüzünden bir buçuk saati buldu.

İçeri adımımız atar atmaz gelen siren sesi her şeyi ayık kafayla daha iyi algılamamı sağlarken ikimiz aynı anda hazır ola geçtik. Sitenin başlaması ile dolan gözlerim ardından gelen Marş ile bir damlayı serbest bıraktı.

Her şehit'in şehit olmasınım yegane amacı bu marşın söylenmeye, kırmızı bayrağın dalgalanmaya devam etmesiydi.

Şehitlerimizin kanı ile ortaya çıksn bayrağımız yine onların kanıyla dalgalanmaya devam ediyordu.

Biten marşım ardından sola döndüğümde bakışlarım abimin bana duygusuzca bakan ama aslında içinde binlerce duygu olduğunu bildiğim gözleri ile buluştu.

Birkaç adım atmıştık ki sağ taraftan gelen çığlık sesi ayaklarımı yere sabitledi. Gözlerimi yumup sıktıktan sonra arka bahçeye ilerledim. Sıra sıra dizilmiş askerler görüş açıma girdiğinde gözlerimi hepsinin üzerinde gezdirdim, hep bir ağızdan saydıkları isimlere eşlik ettim.

"Piyade Üsteğmen Gökhan Delen,

Piyade Uzman Çavuş Serkan Sayin,

Piyade Sözleşmeli Er Müslüm Özdemir,

Piyade Sözleşmeli Er Kemal Batur,

Piyade Sözleşmeli Er Emrullah Gülmez,

Piyade Uzman Çavuş Hakan Gün,

Piyade Uzman Çavuş Ahmet Köroğlu

Er Murat Atar

Er Muhammet Tunahan Evcin.

Ferhat Salih Al

Emre Demir. "

(Normal ile yazılanları ben ekledim bu yüzden farklı yazılılar. Kalın yazılanlar ise gerçek şehitlerimizin isimleri.)

İncir Ağacı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin