Herkes aynı duygularının büyüklüğünü yarıştırırken biz farklı duygularımızı yarıştırdık.
Ben ona olan aşkımı yazdım, o bana olan nefretini.
Şimdi gidin, okuyun yazdıklarını ve söyleyin bana. Hangisi daha büyük?
Onun bana olan nefreti mi? Benim ona olan aşkım mı?
Keyifli okumalar
Herkesin dağıldığına emin olduğumda yerimden kalkarak gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuş kadının yanına gittim.
Sandalyesinin önünde diz çöktüğümde hüzünlü bakışları bana döndü. Dizinde duran elini tutup dudaklarıma götürdüm ardından alnıma yaslayıp diğer elimin avucunu elinin üstüne kapattım.
"Tekrar başınız sağ olsun Saniye Hanım. Bir ihtiyacınız olursa her zaman söyleyebilirsiniz unutmayın olur mu?"
"Sağ ol kızım. Sen bana oğlumu getirerek en büyük iyiliği yaptın zaten." Evet Burak'ın kardeşini bir hafta boyunca her gün bir saatliğine getire bilmiş ve cenazede olmasını sağlamıştım. Aslında hepsi benim sayemde değildi Sabri Albay'ın çok yardımı olmuştu.
"Rica ederim ama ben pek bir şey yapmadım. Merak etmeyin ben Ekrem'i çıkarmak için elimden gelen her şeyi yapacağım." Gözleri umut ile patlarken dolan yaşlar parlaklığı çoğalttı.
"Allah senden razı olsun."
"Hepimizden. Benim gitmem gerekiyor ama telefonum sizde var her zaman bir telefon uzağınızdayım." Diyerek yerden kalktım.
"Sağ ol kızım." Arkamı dönüp beni bekleyen adamlara ilerledim.
"Albay seni görmek istiyor. Sana kendisi teşekkür etmek istedi." Abimi onaylayarak bakışlarımı iki arabanın üzerinde gezdirdim. Abim kararsızlığımı fark etmiş olacak ki elini omzuma koyup Barın'ın arabasını işaret etti.
Ona sözsüz bir teşekkür ederek beni bekleyen adamın yanına gittim, arabaya bitmedi bekleyerek ardımdan da o bindi ve askeriyeye doğru yola çıktık.
Arabayı park ettiğinde hemen arabadan indim. Direkt Sabri Albay'ın yanına gitmek için yürüyeceksin ki gördüğüm görüntü duraklamama sebep oldu.
Kerem'in sarıldığı beden bana döndüğünde bu yüzün çok tanıdık olduğunu fark ettim. Yanında ki kişilerin ise arkası bana dönüktü. Bir iki adım yaklaştığımda tanıdık simanın kime ait olduğunu anladım.
Nur...
O da beni fark ettiğinde gülen yüzü bir an durakladı ve ne kadar inanmak zor gelse de gözlerinde gerçek bir özlem gördüm.
Bana doğru adımlamaya başladığında diğerleri de bana dönmüştü. Yüzleri olgunlaşmış olsa da hâlâ kim oldukları anlaşılıyordu. Ysnıma ulaşan kız kollarını bana sardığında ne yapacağımı bilememiştim.
"Rüya. Uzun zaman oldu." Benden ayrılarak konuştuğunda başımı salladım. Gerçekten çok uzun zaman olmuştu. "Seni gördüğüme çok sevindim." Evet bunu yüzünden anlayabiliyordum.
"Bende sizi gördüğüme sevindim ve açıkçası çok şaşırdım."
"Evet. Biz hâlâ görüşüyoruz yani en azından çoğumuz." Derken sesindeki mahçubiyetin hâlâ orada olması sinirimi bozdu.
"Sevindim. İzninizle gitmem gerekiyor."
"Tabi." Dedikten sonra ben yürürken arkamdan seslenen bu sefer Melis idi. "Rüya! Bir daha görüşür müyüz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İncir Ağacı
ChickLit"Şuan istediğin her şeyi yapabilecek olsaydın ne yapardın" Kardeşinin gözlerinin içine baktı "İncir ağaçlarına çiçek açtırırdım" 2 yaşından beri şiddet gören Rüya 9 yaşında kardeşi ile birlikte ailesi tarafından terk edilir ve 8 yıl sonra geri gelip...