Spor

360 27 24
                                    

Keyifli okumalar

En zor şeylerden biridir en değerline yabancı olmak. Ve bir o kadar zordur en değerline yabancı olmak.

(Fazla mı karmaşık oldu?)

"Sen ne zaman geldin? Randevum yok muydu işten mi kaytardın yoksa?" Durgun bakışlarımı parkeden kaldırıp bunca yıl yanımda olan adama çevirdim. Yüzümü gördüğü an az önceki neşeli hali kaybolurken yanıma yaklaştı. Moralini bozmak canımı sıktığı için başımı tekrar yere eğmiştim ki yanıma oturup çenemi tuttu ve yüzümü kendine çevirdi.

"Güzelim? Neyin var?" Gözlerim bu soruyu bekler gibi dolacağını belli etmek amacı ile yandı. Bunu engellemek için bakışlarımı hızla sağa çevirdim ama çenemde ki eli yüzünden başımı çevirememiştim. "Rüya!" İtiraz istemez sesi gözlerimi iyice doldururken yalnız olmamızın rahatlığı vardı üzerimde. Bu yüzden içini dökebilmek için tekrar ona döndüm.

Sadece ağlamak istiyordum. Kaybettiğimiz yıllara, yalnız kaldığım zamanlara, gittikleri için uyumadığım gecelere inat hepsinin acısını çıkarır gibi ağlamak. Anılarımızı unutturup da onları bana unutturmayan zamana inat ağlamak. En çok da beraber büyümek istediğim insanları gördüğüm an tanıyamadığım için anılarımızı daha yeni hatırladığım için ağlamak.

"Sorma."

"Kim yaptı? Sadece bunu söyle güzelim kim yaptı?"

"Özgür." Tek kelime. Onun da gözlerinin dolmasına sebep olan tek kelime. Ona anlatmıştım Özgür'ü. Ne kadar 5 yaşında arkadaş olsak da çok zor güvenmiş, dost olmuştum onunla. Yakın olduğumuz an da onları anlatmıştım. Hatırladığım zamanları öyle anlatmıştım ki o bile özenmişti benim Özgür'e ve abime olan sevgime. Ben Özgür'ü ararken Barın'ı, abimi ararken Bora'yı tanımıştım. Ama onlar Özgür ve abim olarak değil yabancı iki insan olarak tanımıştım.

Ve ben yıllar sonra tekrar tanıştığımda bile bu iki insanı çok sevmiştim.

Bana uydu hiçbir şey demeden dolu gözleri ile benim yaşlı gözlerime baktı. Ardından çenemi bırakıp başımı omzuna yasladı. Benimle beraber saatlerce yeri izledi. Olayın ne olduğunu dahi bilmeden yaşadığım olaya hüzünlendi.

Ve ben o an fark ettim bizim hayatımızın yarısı omuz omuza ağlayarak geçmişti.

Başımı omuzundan kaldırdığında anlatmam için sessiz kaldı.

"Sor cevaplayayım." Anlatırsam gözlerim yine dolacaktı en iyisi onun sorması olacaktı.

"Kim?"

"Barın."

"Barın!?" Gözleri şokla açılmışken yüzünde inanmaz bir ifade vardı.
"Rüya emin misin?"

"Eminim." Yanımda duran telefonu alıp Duru'dan aldığım fotoğrafları açtım. Önce ikisinin olduğu fotoğrafı sonra ise Barın'ın kimliğini gösterdim. "Bunları Duru'dan aldım."

Telefonu hızla elimden çekip kaydırarak iki fotoğrafa defalarca kez baktı. En sonunda telefonu sinirle koltuğa fırlattığında yüz ifadesi epey sertti. En az benim kadar sinirliydi şimdi.

"Selim zemin katın altında spor alanı olduğunu söyledi."

...

Boks torbasına bir yumruk daha attıktan hemen sonra dönerek bir de tekme geçirdim. Terden sırılsıklam olan ince tişörtü çıkarıp kenara fırlattığı da sadece sporcu atletim ile kalmıştım. Gözlerim bir an kapatma zahmetine girmediğim yara izlerine takılsa da artık o kadar da önemli olmadığını kendime hatırlatarak tekrar torbaya döndüm.

İncir Ağacı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin