Eğer gösterirsen herkes yaralarını görebilir.
Önemli olan sana o yaraları göstertecek güveni verebilmektir.Keyifli okumalar
Kolumda ki sargıya bakarken derin bir nefesi içime çektim. Yarım saat önce önüne bakmayan biri yüzünden merdivenden düşmüş neyse ki sadece çatlak bir kol ve patlamış bir kaş ile kurtulmuştum. Aklımda sadece tek bir soru vardı. Ben şimdi nasıl çalışacaktım?
"Başını beladan çıkaramıyorsun değil mi? İlla haftada bir hastaneye gelmek zorundayız." Cevap vermeden ters ters ona baktığımda. Başını iki yana sallayarak kapıya ilerledi.
"Sorsan Rüya Mete'den daha akıllı."
"Mete!"
"Tamam demedik bir şey. Gidiyorum ben yarım saate eve geçerim." Onun çıkması ile eş zamanlı içeri kıkırdayarak Elis girdi.
"Abim dışarıda resmen kafayı yedi sabahtan beri sana çarpan adamı arıyor." Söylediklerine gülerken görmemesi için başımı eğdim. Bu adam her şeyi böyle mi gizliyordu? Daha dün bir bugün iki. Abimin kafasını kırma ihtimali hiç aklına gelmiş miydi acaba?Açıkçası ne halde olduğunu görmek isterdim.
"Abartıyor alt tarafı düştüm."
"Düşmedin. Merdivenden yuvarlandın ve şanslı olduğun için bu haldesin eğer kafanı vurmuş olsaydın o zaman görürdün alt tarafı düştümü." Sözleri ile yine bir kahkaha patlattım.
"Çıkacağız üstünü değişmene yardım edeyim." Son cümlesi ile gülüşüm dondu. Devirde benden başka kime olmasa da Elis yaralarımı daha önce yakından görmemişti. Görme ihtimali olan zamanlarda ise dikkat edeceği nokta vücudumda ki yaralar olmamıştı. Şimdi o yaraları yakından görmesi...
Hayır olmazdı.
"Ben kendim hallederim. Gerek yok sağ ol."
"Çatlak kol ile nasıl halledeceksin? Gel yardım edeyim işte." Beni kurtaran lafı biter bitmez çalan telefonu olurken ekrana bakıp ayaklandı. Kısa bir görüşmeden sonra telaşla vana döndü.
"Benim hemen gitmem gerek. Altında bir şey var mı?"
"Yarım sporcu atletim var."
"Güzel. O zaman abim sana yardım edebilir. Ben gidiyorum görüşürüz." Tam ona bunu yapmamasını söyleyecektim ki çoktan kapıyı açıp çıkmıştı. Altımda ki atlet öncekinden daha kısaydı. Bu kızın derdi neydi?
Tekrar açılan kapıya döndüğümde gözleri yüzüme değmeden direkt çatlak sağ kolumu bulmuştu. Yavaş adımlarla yanımda gelip sargıdan hafif çıkmış parmaklarımı tutup öptü. Yaptığı şeyi anlamaya çalışarak şok olmuş şekilde yüzüne bakıyordum. Ne yapıyordu?
"Hoşuna gitmediğini biliyorum ama üstünü değişmemiz lazım."
"Başka biri yok mu?"
"Bizimkiler yok zaten biliyorsun." Hâlâ merakla bakan gözlerini görünce kaşları derince çatılırken elimi bıraktı. "Karargahtayız! Erkek askerlerin üstünü değişmene yardım etmesine izin vermem! Bu kolla tek başına giyinemezsin altında bir şey olmasaydı inan bana bende bunu kabul etmezdim."
Doğruyu söylemek gerekirse erkek ya da kız fark etmez bende bir yabancının yaralarımı görmesini istemiyordum. O en azından zaten biliyordu değil mi?Kabul etmek istemesem de haklıydı kolum sargılı olduğu için oynatmama imkan yoktu o yüzden başımı sallayarak kaderime razı geldim.
Ayağa kalktığımda yavaşça yanıma yaklaşıp tişörtün eteklerini tuttu. Yüzünde ki ifadeyi görmek istemeyerek gözlerimi kapadım. Zaten görmüştü biliyordum ama uzaktan görmek ile yakından bakmak aynı değildi. Kısa bir duraksamadan sonra eli sol kolumun üstüne omzuma yakın bir yere dokunduğunda yerlerini ezberlediğim yaraların üstüne gezindiğini biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İncir Ağacı
ChickLit"Şuan istediğin her şeyi yapabilecek olsaydın ne yapardın" Kardeşinin gözlerinin içine baktı "İncir ağaçlarına çiçek açtırırdım" 2 yaşından beri şiddet gören Rüya 9 yaşında kardeşi ile birlikte ailesi tarafından terk edilir ve 8 yıl sonra geri gelip...