TANITIM

9.8K 329 114
                                    

                     
Merhabalar, ilk kurgum olan Kör Nokta'ya hoşgeldin. Umarım beğenir ve bu yolculukta finali görene dek bana eşlik edersin.

Âdet olduğu üzere, okumaya başladığın tarihi yazarsan çok sevinirim.

Takip edip, oy vermeni ve yorumlarınla destek olmanı çok isterim. İyi okumalar

 Kitapta geçen kişilerin ve kurumların gerçeklerle ilişkisi yoktur. Tamamen hayal üründür.

Uyarı: Kitabı sağ sol çatışması üzerine kurmuş olsam da her fikre aynı mesafede kalmaya özen göstererek kurguladım. Bu kitapta hiçbir fikri ve ideolojiyi desteklemek veya yermek gibi bir amaç gütmedim. Zaten kitabı okumaya devam ettikçe bunu anlayacaksınız. Hepinizi öpüyorum 😘


                   (Gelecekten Kesit)

Duvardaki saat gece ikiyi gösterirken, hüzünle karışık telaşlı bakışlarım kapının hemen yanında, 26 yıllık hayatımı sığdırdığım küçük sırt çantamı buldu. Ruhum daralıyordu, birazdan sarı bir taksi gelecek ve beni kimine göre özgürlük, kimine göre hayaller diyarı bana göre ise ayrılığın adı olan havalimanına götürecekti. İşler yolunda giderse –ki gitmesi için aylardır hazırlık yapıyordum-bu gece ülkemde geçirdiğim son gece olacaktı. Salonun bahçeye bakan büyük penceresinden karanlık gecedeki tek ışık kaynağına baktım, ay bu gece her zamankinden daha parlak görünüyordu bana, ya da belki de memleketimin aydınlık gökyüzünün bana minik bir vedasıydı parlayan hilal.

İçimde garip bir soğukluk ve üşüme hissediyordum, bunaltıcı yaz sıcaklığına rağmen elim ayağım buz gibiydi. İnsanoğlu ruhtan ibaretti, bunu şimdi daha iyi anlıyordum. Dışarıdaki havanın sıcak ya da soğuk olması fark etmiyordu, kalbin ve ruhun üşüyorsa, bulunduğun ortamla ruhen irtibatın kesilmişse beden işlevini yitiriyordu sanki. İçsel bir yörüngeye giriyordu insan ve ateşler içinde yakılsan da ruhun üşüyorsa bedenin de üşüyordu. Tıpkı şu an benim tüm bedenimin karlar altındaymışcasına titriyor oluşu gibi.

Bahçe kapısına yanaşan sarı aracı fark ettiğim an üşümem artarken bakışlarımı son kez aylardır kaldığım evde gezdirdim. Yaklaşık üç aydır bu evde saklanıyordum, bir kaç saat sonra esaretim bitecek, bambaşka bir ülkede özgür olacaktım. Aylardır kafamı pencereden bile çıkaramadığım, temiz havayı yalnızca açık camlardan soluduğum bu şehirden bir daha ne zaman döneceğimi bilmeden çekip gidiyor olmanın arefesinde, kalbim göğsümü yarıp çıkacak gibiydi şimdi. İstanbul milyonlarca insana ev sahipliği yapıp kucak açarken sanırım bir tek ben fazlalıktım bu şehre, bir tek ben esirdim korkularıma ya da bir tek ben kötüydüm.

Geride bıraktıklarım ayağıma bir pranga gibi dolanırken ve kalbimdeki hüzün bir kaya gibi ağırlık yaparken bir kaç adım ötemdeki kapıya doğru ilerleyip yürümek çok zordu. Yalnız başıma gidecektim bu şehirden birazdan... Geride ailemi, sevdiklerimi, dostlarımı ve... Ve onu bırakıp gidecektim. Dakikalardır oynayıp durduğumu şu an fark ettiğim alyansıma içim titreyerek baktım. Şimdiye dek bir kere dâhi çıkarmaya kıyamadığım yüzüğüme giden ellerim zangır zangır titriyordu.

Vedalar hep zordu, başlangıçlar hep ağırdı ama böylesi... Böylesi kasvetli, korkulu, karanlık ve soluk kesiciydi.

Gitme kararını aldığımda nasıl keskin ve kararlıysam, yeniden o ruh haline bürünmeye zorladım kendimi ve titreyen parmaklarıma aldırmadan alyansıma uzandım. Bir çırpıda çıkarttığım metalle artık bir bağım kalmamıştı, ama beden irtibatından önce keşke kalp irtibatını kesme imkanı olabilseydi. Ruhumun bir parçası gibi olan yüzüğü hemen önümde duran sehpaya bırakırken, büyük bir parçamı da bu evde bırakıyordum sanki. Eşyalarla hiçbir zaman bağ kuran, fazlaca anlamlar yükleyen biri olmamıştım ama şimdi küçük bir metal parçası bana tüm kararlarımı sorgulatacak kadar anılarla ve hislerle yüklüydü.

Kör NoktaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin