(Polisiye, gizem ve nefretten aşka konulu kurgudur. )
"Bak Akif, seninle konuşacak ortak tek bir noktamız bile yok. Biz seninle iki ayrı uçlarda yaşayan insanlarız. Sen sağa dönmeyi seversin, bense sola. Sen turan dersin, ben devrim."
Gözlerindeki...
Ben geldim... Nasılsınız? Bayram nasıl geçti? Umarım çok çok mutlu bir bayram geçirmişsindir sevgili okur ✨❤
Rosaarosaaaahesabımdan beni takip edersen çok mutlu olurum. Buradaki en güçlü motive kaynağım; senin oyların, yorumların ve takibin sevgili okur. Sizi seviyorum.
İyi okumalar 🍁
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Ocaktaki çocuklar dün Reis ne zaman uğrayacak diye sordular. Ben de geveledim bir şeyler ama ne diyeyim Reis?"
"Bir kaç güne geleceğimi söyle. Uğrarım ben merak etmesinler." Evin olduğu sokağa dönen arabanın içindeydik. Mahmut şoför koltuğunda, Akif ve ben arka koltukta oturuyorduk. Ellerimi avuçlarının arasına hapsetmiş yol boyu da bırakmamıştı.
Hastanede iki gün kalmanın verdiği gerginlik üstündeydi, belki biraz da bana karşı gelemediği için doktora boyun eğmişti ve emindim ki acısını çıkartmak için bugünden itibaren yerinde durmayacaktı. "Hiçbir yere falan gidemez Mahmut, sen küçük kurtçuklarınıza söyle. Reisleri bir süre gelmeyecek, başlarının çaresine baksınlar!"
Mavileri ateş saçarak bana dönünce gelecek olanı biliyordum ama aldırmadım, adam akıllı iyileşene kadar doktorun tavsiyelerini harfiyen yerine getirecekti. "Hande, beni sal canım karıcığım. Bak, sırf sen endişeleniyorsun diye iki gün o boktan yatakta kaldım. Hayatımda hiç o kadar yatmadım anasını satayım!"
Mahmut'un kıkırtılarını duymazdan geldim, aynadan benim Reis'ine ne karşılık vereceğimi kontrol ettiğini de görmezden geldiğim gibi. "Korkuyorum." dedim kulağına doğru. Endişeli bakışlarımı gözlerine diker dikmez kor gibi yanan mavileri anında söndü. Avuçlarındaki ellerimi kaldırdı ve parmaklarımı teker teker gözlerini gözlerimden ayırmadan öptü.
"Bu da yeni taktiğin değil mi? Bana böyle bakmak! İki gündür bu şekilde her istediğini yaptırıyorsun. Adil oynamıyorsun Hande!" Mahmut duymasın diye boyun girintime sokulmuş, boğuk sesi ve fısıltılı konuşmasıyla canıma okuyordu. Tenime değen sıcak ve ıslak dudakları saniyeler içinde aklımı dağıtmıştı. "Zaten sınırlarda geziniyor arzum, içimdeki ateşi söndürmeye iznim yoksa beni harlama Hande'm."
Boynuma daha çok sokulması için omuzuna doğru refleksle eğildim. Teninin kendine has kokusuna ilaç kokusu karışmıştı. "Seni evde tutmak için elimdeki tüm kartları oynamaya karar verdim Akif. Hileli oynamak, dolambaçlı yollara başvurmak da buna dâhil." Sırıtarak kendimi ona biraz daha yasladım. İçine titrek ve heyecanı belli olan bir nefes çekti. Zorlandığı, kendini tutmak için mücadele ettiğini görüyordum ve bu eğlenceyi daha da keyifli hale getiriyordu.
"Sefil edeceksin yani beni öyle mi? İşkencemi uzatıp duracaksın." Mahmut'a kaçamak bir bakış atarak yeniden boynuma gömüldü. Koklayarak sessizce bir kaç defa öptü. "Ölürüm ben bu kokuya ya, ölürüm."
