25- Her Şey Bir Doğumla Başladı

1.9K 213 231
                                    

Merhabalar yeni bölüme hoş geldiniz ❤

Ali Kınık, Tanrı'nın Ordusu-Akif playlistinden.

Elvis Presley, Can't Help Falling in Love  - Hande'nin playlistinden.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen ihmal etmeyin. Bir de beni buradan ve diğer sosyal medya hesaplarımdan takip ederseniz çok mutlu olurum.Hepinizi öpüyorum. İyi okumalar 🌺

"Açmıyorsun öyle mi? İlk uçakla Mersin'e gelmezsem ben de Akif değilim Hande!"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Açmıyorsun öyle mi? İlk uçakla Mersin'e gelmezsem ben de Akif değilim Hande!"

Mesajı okuduğum an, Akif'in öfkeden delirmiş ve çakmak çakmak yanan mavileri aklıma düştü. Hiç şüphem yoktu, ne yapar eder buraya gelirdi.

"Sen nereden biliyorsun Mersin'de olduğumu? Üstelik de hiçbir yere gelemezsin, ben kabul etmediğim sürece de zorla bana kendini dinletemezsin!" Bilge dedim içimden. Ah Bilge seninle çok fena hesaplaşacağım. Tüm bunların onun başının altından çıktığına öyle emindim ki!

"Konumuz Mersin' de olduğunu öğrenmiş olmam mı? Bak nefret ediyorum şu mesajlaşma işinden. Hande kurbanın olayım aç şu zımbırtıyı. Sesini duyayım, derdimi anlatayım. Kafanda ne kuruyorsan kurma!" Zaten mesele sesini duymaktı. Yumuşardım, öfkem dinerdi ve kollarına koşmamam için verdiğim mücadelenin hiçbir anlamı kalmazdı.

"Bana açıklama borcun yok Akif. Ayrılır ayrılmaz Duru'nun kollarına koşuyor olmana ne diye bozulayım da kafamda kurayım değil mi? Sonuçta sana git diyen bendim!" Konuşuyor olsaydık muhtemelen bunların hiçbirini ona söyleyemezdim, mesajla olunca insan daha bir cesur ve umursamaz oluyordu. Parmaklarımın ucundan çıkan kelimeler, su gibi akıp adeta yolunu buluyordu.

"Ayrılmadık biz! Bir daha sakın kullanma o kelimeyi. Sen bana git dedin gittim ama gel de geleyim Hande. Duru'nun kollarına atılmışım lafını da düpedüz kafanda kurma olarak algılıyorum. Boşuna inkâr etme, kurmuşsun işte!" Sinirden delirme sırası bana geçmişti, oturduğum banktan bir hışımla kalktım ve sahil boyu bir sağa bir sola gidip geldim. Kurmuşmuşum! Fotoğrafları görmesem neredeyse beni yalancı çıkaracaktı herif!

"Öyle mi? Geldiğinde beni bulacağından ne kadar da eminsin diyen ben miydim Akif? Gerçekten de bulamazmışım. Ah pardon bulurdum ama her yerden önce Duru'nun yanına bakmam gerekirdi muhtemelen!" Ellerim sinirden titriyordu, içimde ne var ne yoksa dökesim vardı.

"Yalnız değildik Duru'yla, yanımızda bir dünya insan vardı. Şu telefonu aç, böyle mesajla olacak bir şey değil bu! Sesini duymam lazım, aç şunu!"

Açmıyorum! Açmayacağım! Allah'ın kurdu! Kendi kendime söylenmem fazlaca sesli olmuş olacak ki, sahilde dolaşan insanların bakışları bir anda beni buldu. Millet beni Akif manyağı yüzünden deli sanacaktı. Avuçlarımdaki telefon tekrar ısrarla çalmaya başlayınca dediğini yapar, atlayıp Mersin'e gelir diye mecburen oflayarak kabul tuşuna bastım.

Kör NoktaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin