Herkese merhabalar, geçmiş anlatımlı bölümle geldim size. Akif'in gizemine biraz daha yaklaşalım istiyorum. Sormak istediğiniz her şeyi panodan yahut buradan sorabilirsiniz.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Rosaarosaaaa hesabımdan beni takip edip, desteklerseniz çok mutlu olurum.
YAZARDAN
2005 - Sincan/Ankara Yetiştirme Yurdu
"Bahadır Bey sizi anlıyorum fakat Akın bizi çok zor-"
"Akif! Müdür bey Akif! Bu çocuğun adı artık Akif! Bir daha uyarmak zorunda bırakmayın beni! " Yeni ismine çocuğu bile alıştırmışken bu adamın hala ağzından kaçırıyor olması onu deli ediyordu.
"Özür dilerim, dil alışkanlığı. Evrakları değiştirdik ama işte alışmak kolay olmuyor."
"Dilinizi alıştırın demiştik müdür bey, hassas işler bunlar. Size güvendik buraya yerleştirdik çocuğu. Böyle yapacaksanız işimiz var sizinle! " Zaten içi hiç rahat değildi, her seferinde genç adama garip bir huzursuzluk hali çöküyordu.
"Akif bizi çok zorluyor. Nasıl baş edeceğimizi bilmiyoruz. Her yolu deniyoruz ama çok zor bir çocuk." Orta yaşı geçkin hatta emekliliğine çok az kalmış olan adam, kendi koltuğuna yayılmış oturan ona göre epey genç olan adama dakikalardır dil döküyordu. Ayda bir ziyarete gelen ve devleti temsil ettiğini söyleyen bu genç adam, oldukça sert ve asla mazeret kabul etmeyen tavrıyla sabrını epey zorluyordu lakin devletin memuru olduğundan ağzını açıp ters bir kelam da edemiyordu.
Yetimhaneye gelişinin üzerinden neredeyse bir buçuk sene geçmiş olan Akif'in tüm binanın düzenini adeta alt üst ettiği de aşikardı. Öfkeli, başına buyruk ve sivri dilli bir çocuktu. Kendi yaşıtlarıyla ettiği kavgalar yetmezmiş gibi son bir kaç aydır artık kendinden büyüklerle de takışıyordu.
"Müdür bey, konuyu size her seferinde izâh etmekten yoruldum. Akif, devletin emaneti olarak bu kuruma yerleştirilmiş bir çocuk. Gözünüz gibi bakacaksınız. Mazeret dinlemek için gelmiyorum buraya. Seferber edin imkanlarınızı, bana dert yanmayın!"
Her ay aynı terane diye geçiriyordu içinden genç adam. Bir çocukla koskoca kurum nasıl baş edemezdi de her seferinde şikayet edilirdi. Mesele hassas olmasa, çoktan çocuğu da alıp çıkmıştı bu binadan ama emir demiri keserdi. Akın, yeni adıyla Akif, her türlü tehlikeden uzak bu yetimhanede büyümek zorundaydı.
"Bahadır Bey, düzenli olarak psikologlar görüşüyor zaten. Orada bir sorun yok. Travma kalıntıları olsa da büyük oranda atlattığına dair rapor edildi fakat Akif'in öfke problemine çare bulamıyoruz. Acaba diyorum b-"
"Acabası yok! Ailesini bir günde kaybetmiş çocuğu mazur göreceksiniz müdür bey. Alttan alacaksınız. Çağırın bana Akif'i bir de ben konuşayım bakayım."
Memnuniyetten yoksun bir ifadeyle yerinden kalkan yaşlı adamı çatık kaşlarıyla izleyen genç, bir taraftan da Akif'le bu konuşmayı bir kaç kez zaten yapmış olmanın rahatsızlığını hissediyordu. Zira Akif öfkesinin arkasında acısını, travmasını gizleyen hassas bir çocuktu. Gönlünü kırmadan Akif'i uyarmak her seferinde onu çok zorluyor, çocuk yetiştirme konusunda zerrece bilgisi olmayan biri için bu konuşmaları yapmak sırtından ter akıtacak kadar işkence geliyordu ona.
Oturduğu müdür koltuğundan ağır ağır kalkıp bekleme süresini odada volta atarak geçirmeyi denedi, Akif gelmeden onunla yapacağı konuşmayı zihninden sessizce tekrar ediyor, fazla sert bulduğu ifadelerin yerine yeni kelimeler seçiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kör Nokta
Mystery / Thriller(Polisiye, gizem ve nefretten aşka konulu kurgudur. ) "Bak Akif, seninle konuşacak ortak tek bir noktamız bile yok. Biz seninle iki ayrı uçlarda yaşayan insanlarız. Sen sağa dönmeyi seversin, bense sola. Sen turan dersin, ben devrim." Gözlerindeki...